Vehbi Kaya

Tarih: 27.09.2025 11:19

İş Dünyasına ve Siyasete İtibar Suikastı

Facebook Twitter Linked-in

BiiznillahAntalya’da son dönemde Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’e yönelik itibar suikastının ardından hız kazanan siyasi linç kampanyaları, şimdi iş dünyasına sıçramış durumda. Herkes tedirgin; “Ne oluyor?” sorusu dört bir yanda yankılanıyor. Belirsizlik büyüyor, sıra kime gelecek diye endişe artıyor.

Artık ortadaki bilgi kirliliği bir dedikodu olmaktan çıkmış, doğrudan ekonomiyi hedef alan organize bir saldırıya dönüşmüştür. Özellikle kamu ve özel sektörde faaliyet gösteren inşaat müteahhitleri bu saldırının merkezindedir.

Unutmayalım: İnşaat sektörü sadece demir, çimento ve beton değildir. On binlerce kişiye doğrudan iş, yüzbinlerce kişiye ekmek kapısıdır. Demircisinden marangozuna, nakliyecisinden seramikçisine kadar uzanan koca bir zincir, bu sektör üzerinden ayakta kalmaktadır.

Ne var ki tablo karanlık. Asılsız iddialar, çarpıtılmış haberler ve algı operasyonlarıyla müteahhitler kıskaca alınmış durumda. Yeni projeler bir yana, devam eden inşaatlar yarım kalıyor; milyonlarca lira harcanarak tamamlanan konutlar ellerde patlıyor. Antalya’nın ekonomisi bu zincirleme krizden doğrudan darbe yiyor.

Düşünün: Bu şehirde 700’den fazla müteahhit ve iş insanı adliyelerde ifade vermek için bekliyor. Resmî bir açıklama yok. Adli makamlar sessizliğini korurken, bazı çevreler sosyal medyada şuursuzca haberler yayıyor, linç kültürünü körüklüyor. Bu bulanık hava, açıkça sektör çökertme operasyonudur.

Sevgili dostlar, açık konuşalım: İnşaat sektöründe güvenin çökmesi domino etkisi yaratır. Bankalardan esnafa, işçiden tedarikçiye kadar herkes bu yıkımın altında kalır. Yani mesele sadece müteahhitlerin değil; Antalya’nın geleceğinin ipotek altına alınmasıdır.

Bu şehrin ekonomisini hedef alan bu suikast sona ermelidir. Bazı çevrelerin hedefi haline getirilen inşaat sektörü bir an önce bu buhrandan çıkarılmalıdır. Aksi halde kaybeden yalnızca müteahhitler değil, Antalya’nın ta kendisi olacaktır.

Velhasıl kelam…
Buradan açıkça çağrı yapıyorum:

İtibar suikastlarına karşı suskun kalanlar, en az yapanlar kadar suçludur.
Sessizlik, ihanete ortak olmaktır.

Bilmem, anlatabildim mi?


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —