Murat hasıl oldu ve dün Muratpaşa ve Demre’nin adaylarının belli olması ile ‘askıda adaylık’ süreci sona erdi. Artık seçimin diğer aşamasına geçebiliriz.
Ama önce, bu ‘askıda adaylık’ meselesine bir değinmemiz gerekiyor. Zira seçimde insan manzaralarının en önemli başlıklarından birisi bu.
Aslında tanımlama Gazeteci Zeki Özer abimize ait. Bunu yazalım ki, sonrasında patent davası yemeyelim.
Seçim süreci ilk başladığında, aday adayları, nerelere aday olduklarını belirterek, alay-ü vala ile kendilerini ilan etmişler, sokakları, caddeleri ilan panosuna çevirmişlerdi. Gel zaman, git zaman baktılar ki ilk söyledikleri yerler için amaç hasıl olmuyor, başka ve dişli adaylar var, bu sefer rotayı diğer ilçelere kırdılar. Ama herhangi bir ilçe değil. Bu seçim sürecinin dilimize yerleştirdiği, ‘kupon ilçeleri’ istemeye başladılar.
Ciddi ciddi de yol aldılar hani. Neredeyse aday gösteriliyorlardı.
İşte bu tiplemeler için, Zeki Özer abimiz, bir ‘askıda adaylık’ tanımı üretti, boşta olan ilçeleri askıya astı ve “ne vereyim abime” sürecini başlattı.
Seçimden insan manzaralarımızın ilk konuğu bu profiller. Bunu bir cebimize koyalım.
İkincisi ve daha vahimi ise; yancılık yapanlar. Yani, o güne kadar bütün tarihlerini unutan, yok sayan, hatırlanmasını istemeyen tipler.
Bu tipler, adayın nasıl bir siyasal geçmişi olduğuna, hangi anlayışı temsil ettiğine bakmadan, kazanacağından emin oldukları isimlerin etrafına üşüşüverdiler.
Tabi, bu üşüşme sırasında ne devrimcilikleri kaldı geride, ne de bedel ödemeleri. Bu devrimcilik ve bedel ödeme ifadelerini teammüden kullandım. Çünkü bu tipler, özellikle rakı masalarında, tarihlerinde ne kadar devrimci olduklarını, ne bedeller ödediklerini anlatarak nemalandılar bugüne kadar. E, haklılar da. Geçmişini inkar eden haramzadedir, sonuçta.
Ama neylersin ki, doğanın bir de başka bir kuralı var.
Ne diyor şair?
“Viran olası hanede, evlad-ü ayal var.”
Ama ne hikmetse, rakı masalarında bu evlad-ü ayal olmuyor.
Her zaman özlemle, saygı ile andığım Sevgili Hasan Yalçın, özellikle bu tarih simsarlarını, “sapı silik” diye tanımlardı. Bu tanımın yanına, bir de “dingili kırık” tanımını koyun, tarif tamamlanır.
Sosyal medyaya baktığınızda, bu “sapı silik” ve “dingili kırık” tipleri siz de bol miktarda göreceksiniz.
Sevgili adaylar,
Siz, siz olun, bu sapı silik, dingili kırık takımından uzak durun.
Benden söylemesi…