CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM’de kurulması planlanan ve kamuoyunda “yeni çözüm süreci” olarak tartışılan komisyona katılacaklarını açıkladığında, içimden sadece şu cümle geçti: “Hayır, olamaz. İnşallah doğru değildir.” Ama ne yazık ki doğruydu.
Bir an için gözümün önünden son birkaç yılın siyasi manzarası geçti. Biz Türk milliyetçileri, ulusalcılar, Atatürkçüler… Hiçbir kişisel çıkar gözetmeden, hiçbir makam, mevki talep etmeden bu partinin arkasında durduk. Neden mi?
Çünkü mevcut iktidarın otoriterleşen rejimine karşı en güçlü alternatifin CHP olduğunu düşündük. Çünkü bu ülkenin yeniden hukukla, liyakatle ve akılla yönetilebilmesi için CHP’ye umut bağladık.
Ancak şimdi geldiğimiz noktada, CHP iktidarın kurduğu bir oyuna figüran olmayı kabul ediyor. Adına ister çözüm süreci deyin, ister barış masası… Bu masa, geçmişte Türkiye'ye ağır bedeller ödetmiş bir sürecin yeniden ısıtılmış halidir. O masadan kalkarken ülkenin birliği, toplumsal huzuru ve devlet otoritesi ciddi şekilde zedelenmişti. Bugün aynı oyunun yeni perdesi açılıyor.
Ve CHP bu oyuna dahil oluyor…
Masadaki rolleri şöyle özetlemek mümkün: AKP mutfağı kurmuş, MHP çayı demlemiş, DEM Parti ise menüyü hazırlamış. CHP’ye ise sofrayı kurmak, servis yapmak ve sonrasında bulaşıkları yıkamak düşüyor.
Sayın Özgür Özel’e ve CHP Genel Merkezi’ne açıkça söylemek gerekir: Bu süreç ne barış getirir ne de toplumsal çözüm. Aksine, toplumu yeniden kamplara ayırır, kutuplaşmayı derinleştirir ve en önemlisi, millî birliğe yönelik yeni tehditler doğurur.
CHP, bir toplumsal uzlaşmanın değil; iktidarın sorumluluğunu paylaşma tuzağının parçası olmaktadır. Oysa muhalefetin görevi iktidarın yükünü taşımak değil, halkın sesini meclise ve kamuoyuna taşımaktır.
Bu yanlıştan dönülmezse, CHP’ye güvenen, destek veren milyonlar büyük bir hayal kırıklığı yaşayacaktır. Ve bu yalnızca bir oy kaybı değil, bir kimlik erozyonu, bir tarihî sapma olur.
Velhasıl kelam...
CHP'li değilim. Bilinmelidir ki CHP'ye verdiğimiz oylarımız ödünç.
CHP bu ülkenin kurucu partisidir. Cumhuriyet’in harcıdır. O harç, bölücülükle yoğrulamaz.
CHP ya bu süreçte kendine gelir, ya da milletin vicdanında ağır bir hükme mahkûm olur. Biz susmayacağız. Eleştireceğiz. Uyaracağız. Çünkü hala bir umut var. Ama bu umut, zehirli sofralarda değil, halkla aynı sofraya oturmakla yaşar.