CHP Antalya’da dahil Türkiye genelinde delege seçim sürecini tamamladı.
Şimdi sıra ilçe kongrelerinde, ardından il ve nihayetinde CHP’yi iktidara taşıyacak kadroların oluşturulacağı büyük kurultayda, yani genel başkanın seçileceği o tarihi organizasyonda.
Buraya kadar her şey normal.
Fakat normal olmayan olaylar yaşanıyor. CHP’nin üzerinde kara bulutlar dolaşıyor. Belediye başkanları tutuklanıyor, CHP’li bürokratlar cezaevine gönderiliyor. Yetmemiş gibi, YSK tarafından onaylanan mazbatasını almış İstanbul İl Başkanı ve yönetimi, bir mahkeme kararıyla görevden alınıyor, yerine kayyum atanıyor.
CHP’nin Genel Başkanı Özgür Özel, koltuğa oturduğu günden bu yana rahat bir görev yapamadı.
Her gün bir gelişme, her gün bir yargı kararı…
Ama çok açık söyleyeyim: “Yapamaz” dediğiniz adam imkânsızı başardı.
Özel, şapkadan tavşan çıkardı.
Siyasetin en zor aylarında, kavurucu yaz günlerinde kırkın üzerinde miting düzenledi ve alanları doldurdu. Özel, Genel Başkan olduğunu ispatladı.
Ama işin tuhaf yanı şu: CHP’nin önündeki en büyük engel ne AKP, ne yargı, ne de siyasi iktidarın baskıları. Asıl engel içeride!
Antalya’da dahi partinin yürüyüşünü sekteye uğratmak isteyen muhalifler var. Sözüm ona bazı CHP’liler , CHP’yi yıpratmak adete içten içe AKP ile yarışıyor, kimisi ise kendi küçük hesaplarını büyütmek derdinde. Özgür Özel’in yürüyüşünü engellemek için paçasına yapışmış bu isimler, aslında CHP’nin iktidar yolunu tıkıyor.
Soru şu:
-CHP iktidar yürüyüşünü engelleyen kim?
-Dışarıdaki rakipler mi, yoksa içerideki gizli ortaklar mı?
-Kim daha çok zarar verir?
Velhasıl kelam………….
-CHP kendi içinde uzlaşamaz, kendi evinin önünü süpüremezse, nasıl iktidar olacak
-CHP’nin üzerimdeki kara bulutların dağılması için önce parti içindeki sis perdesini kaldırmak gerekiyor.