Öğretmen yalvarmaz, öğretmen boyun eğmez, öğretmen el açmaz, öğretmen ders verir.”
Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Fakültesi’nin ilk yılında öğrenmiştik Fakir Baykurt’un bu sözlerini… İlerleyen zamanda da Hasan Ali Yücelleri, İsmail Hakkı Tonguçları, Talip Apaydın ve nice eğitim aydınlanmacısı neferi bu cümleler içerisinde öğrendik, içsellestirdik.
Fakir Baykurt'a bu cümleleri kurduran eğitim anlayışının kaynağının, bizzat Cumhuriyetin aydınlanmacı, halkçı, devrimci karakteri olduğunu öğrendikçe de 1923 devriminin ne kadar büyük, ne kadar kapsamlı bir ülkü olduğunu öğrendikçe de bu ülküye, Cumhuriyete daha fazla sarılmamız, onu daha ileriye taşımamız gerektiği bilinci, benliğimize yerleşti.
Işte 100. yıl kutlamaları bu nedenle çok anlamlıydı, çok önemliydi.
Ne mutlu ki bir parçası olmaktan gurur duyduğum Türk halkı da Cumhuriyete ve onun 100 yaşına sarsılmaz bir inançla sahip çıktı.
İşte bu inanca sahip çıkanlardan birisiydi Emine Öğretmen. Öğrencilerine “Sen neresin?" diye sorarken, son 20 yılda elimizden alınmak istenen Cumhuriyet kazanımlarını hatırlatarak hepimizi göreve çağırıyordu.
Tabi, Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni Emine Karakaş’ın bu çağrısına ilk tepkiler, muktedirlerin yanında yöresinde toplaşan kesimlerden geldi. Örneğin, bir gazeteci hemen mevzi alarak “Haddini bildirin” diyerek ispiyonculuk görevine gönüllü oldu. Paylaşımın altına eleştiri gelince de pek ‘demokrat’ , ‘ispiyoncu’ gazeteci arkadaş, “Haddinizi bilin, engellerim ha! “ diye efelendi. Ankara’yı ‘FETÖ’ye parsel parsel satan’ bir belediye başkanı eskisi de “Atın bunu içeri” şeklinde emirler buyurdu.
Nihayetinden sosyal medyada başlatılan linç dün akşam saatlerinde amacına ulaştı. Emine Öğretmen, savcılık talimatı ile gözaltına alındı.
Bu arada, Emine Öğretmenin gözaltına alındığını gören bir başka gazeteci de “Bence iyi oldu.” diyerek “Cumhuriyet’e sahip çıkın” diyen Emine Öğretmenin gözaltına alınmasını ‘göbek atarak’ karşıladı. Sanırsın ki bir siyasi partinin seçim kampanyasından devlete aktarılan ‘ Türkiye Yüzyılı’ söylemi Anayasa’nın değişmez hükmü de o yüzden eleştirelemez…
Biz muktedirler cephesinde talimat verenleri ve göbek atanları bir kenara bırakırsak, ki görevlerini yapıyorlar, bu ülkenin Cumhuriyet ülküsüne inanmış binleri de Emine Öğretmenin yanında yer aldı.
Son 16 saatte yaşadıklarımız bize çok önemli dersler verdi.
Birincisi; artık bu ülkenin Cumhuriyet değerlerine inanların sayısı sanıldığı ve söylendiği gibi ‘bir avuç azgın azınlık’ değilmiş.
İkincisi; bu ülkenin kuruluş harcı, öyle ‘Türkiye Yüzyılı’ gibi, bir partinin secim programının devlete aktarılması ile dağılacak kadar zayıf değilmiş.
Üçüncüsü ve en önemlisi; bu ülkenin insanları siyaset kurumunun fersah fersah önündeymiş. Uzun zamandır sokaklar, iktidar olmanın altın anahtarını söyleyip göreve çağırıyorlar. O da Cumhuriyetin temel değerlerine, kuruluş felsefesine geri dönmektir.
Gerek Cumhuriyetin 100. yılı, gerekse Emine Öğretmene toplumun büyük kesiminden gelen destek artık macunun tüpten çıktığını söylüyor.
Bu olgunun tekildeki örneği olan Emine Öğretmene, yaşadığı bütün sıkıntılara rağmen, arkasındaki desteği açığa çıkardığı için ne kadar teşekkür etsek azdır.
Teşekkürler Öğretmenim...