Eşref Ural

Tarih: 23.04.2024 20:01

Eşref Ural yazdı

Facebook Twitter Linked-in

Facebook hesabımdan Hüseyin D. isimli bir arkadaş, özel bir mesaj göndermiş ve şunları yazmış; "Eşref Bey, sizi uzun zamandır dikkatle ve beğenerek takip ediyorum. Maşallah çok yönlü bir kişiliğiniz var. Ama bazen öyle paylaşımlar yapıyorsunuz ki, siyasi olarak sizi tanımlayamıyorum".

El-hak Hüseyin bey kardeşim doğru söylüyor, çünkü bu konuda şahsen ben de muzdaribim ve esasen kendimden şikayetçiyim! Çünkü siyaset meydanında en tehlikeli pozisyon, herhangi bir ideolojiye, lidere veya partiye şartsız koşulsuz bağlılık göstermeden yol almaya çalışmaktır.

Ve siyaset meydanında en konforlu pozisyon da, belli bir geleneği olan bir ideolojiye ve o ideolojiyi temsil eden bir siyasi partiye dahil olmaktır. Gereksiz sorular sormadığınız ve "acaba bu benim dahil olduğum yer memleket için doğru bir yer midir?" diye düşünmediğiniz sürece güvendesinizdir, Tutarlı bir şekilde ömrünüzü orada geçirebilirsiniz.

Ve bana gelince, siyaset terminolojisi bağlamında ben neyim? Kendimi nerede görüyorum, nerede konumlandırıyorum? Her ne kadar benim nerede durup durmadığım kimselerin umurunda değilse de, değil mi ki laf buraya geldi, bir şeyler yazalım.

1- Ruhen İTTİHATÇIYIM. (İttihatçılık, akıl dışı ölçülerde bu ülkeyi ve bu halkı sevmek demektir). Milli Mücadeleyi örgütleyen, sonuçlandıran ve modern Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran kadronun tamamı İttihatçı'dır, nokta.

2- Kalben SOLCUYUM. İsmet Paşa 40 yıllık solcu olduğunu ilan etmişti, ben bu yıl itibariyle tam 45 yıllık solcuyum. Solculuk, bana göre, alt sınıfların, ezilen sosyo-kültürel yapıların, itilip kakılanların, devlette dayısı olmayanların ideolojisidir ve ven kendimi bildim bileli burada durduğuma inanırım, bu çizgide durmaya çalışırım. Bu itibarla, geçmişte siyaset yaptığım partilerde de hep "solcu" olduğumu dile getirdim; gelecekte siyaset yapacağım partilerde de solcu olduğumu dile getirmekten elbette çekinmeyeceğim.

(Ama burada bir parantez açmalıyım, halâ Cemil Meriç üstad gibi düşünüyorum, sol-sağ gibi batı medeniyetinin sınfsal yapısını tarif eden kavramların, Türkiye'deki toplumsal realiteyi tam olarak kavramadığına inanıyorum. Solcu ya da sağcı olmaktan ziyade namuslu olmak daha kıymetlidir, bu notu da buraya yavaşça bırakalım).

3-Aklen ÖZGÜRLÜKÇÜ ve DEMOKRATIM. Hiç bir ideolojinin, inancın ya da dünya görüşünün düşmanı değilim. Her insan dilediği şeye inanabilir. Bir insan, kendisi gibi olmayan, kendisi gibi inanmayan ya da kendisi gibi düşünmeyenlere baskı ve şiddet uygulamadığı sürece, dilediği şeye inanabilir, bu konuda çalışma yapabilir, fikir beyan edebilir.

Elbette buraya kendimi tarif eden başka siyasal ya da sosyal kavramlar ekleyebilirim. Ama sanırım bu kadarı yeterli olur, en azından şimdilik.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —