Hazır olan ne?: hukuk mu, algı mı?
Türkiye’de bazı davalar vardır; daha iddianame yazılmadan hüküm çoktan kesilir. Savcının bile görmediği dosyaya sosyal medya mahkemesi mühür vurur. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in dosyası da böyle bir iklimde ilerliyor.
5 Temmuz’da gözaltına alınan, 7 Temmuz’da tutuklanarak Döşemealtı L Tipi Cezaevi’ne konulan bir büyükşehir belediye başkanından söz ediyoruz. İsnatlar çok, iddia çok… Ama herkesin bildiği bir gerçek daha var: Bu dosya sadece “rüşvet ve yolsuzluk”la açıklanamayacak kadar siyasetin göbeğinde duruyor.
Ben “suçludur” demiyorum.
“Suçsuzdur” hiç demiyorum.
Zaten demeye de gerek yok.
Çünkü Anayasa çok açık:
“Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.”
Eğer bu ülkede masumiyet karinesi hâlâ geçerliyse, daha iddianame kabul edilmeden bir insanı “suçlu” ilan etmek kimsenin haddi değildir.
Ama memleketin bir kesimi için dava çoktan bitmiş durumda. Sorsanız hepsi savcı, hepsi hâkim…
İddianame gerçekten hazır mı?
Bugün medyada dolaşan haberlere göre Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı iddianameyi tamamlamış. 1.200 sayfalık bir dosyanın önümüzdeki günlerde mahkemeye sunulacağı konuşuluyor.
Güzel de… bunu kim söyledi?
Savcılık mı?
Mahkeme mi?
Resmî bir açıklama mı yapıldı?
CHP Genel Merkezi mi duyurdu?
CHP İl Başkanlığı mı bilgilendirdi?
Böcek’in avukatları mı konuştu?
Hayır. Hiçbiri.
Ortada sadece “kaynaklara göre” diye başlayan, kimin söylediği belli olmayan kulis haberleri var.
Bir hukuk devletinde iddianame gibi kritik bir aşama, sosyal medya kırıntılarıyla duyurulabilir mi?
Elbette hayır.
Peki Böcek’in avukatları kim? Neden konuşmuyorlar?
Antalya’da herkes konuşuyor.
“Böcek’in avukatıyım” diyen var…
“Dosyayı ben biliyorum” diyen var…
Bilgi çok ama tutarlılık yok.
Asıl dikkat çekici olan ise şu:
CHP Genel Merkezi susuyor.
Antalya İl Örgütü susuyor.
Ve en önemlisi… Böcek’in resmen vekâlet verdiği avukatlar susuyor.
Bu sessizlik, dosyanın kendisinden daha fazla soru üretiyor.
Bu kadar büyük, bu kadar siyasi tansiyonu yüksek bir dosyada avukatların neden konuşmadığı merak edilmeyecek de ne edilecek?
Bu boşluğu kim dolduruyor?
Tahminler… Söylentiler… Manipülasyonlar…
Ve siyasi pozisyonlara göre şekillenen “hazır hükümler”…
Bu dava sadece bir kişinin davası değil
Aslında mesele çok daha derin.
Bu dosya, Türkiye’nin:
adalet arayışının,
yargıya güven tartışmalarının,
siyasetin etkisi ile hukukun sınırının,
tam ortasında duruyor.
Bugün “dava bitti” havası estirenler, aslında ülkedeki hukuk sistemine duyulan güvensizliğin fotoğrafını çekiyor.
Oysa yapılması gereken çok açık:
- İddianame resmî olarak açıklansın.
- Avukatlar düzenli bilgi versin.
– Siyaset kurumu net bir pozisyon alsın.
- Kamuoyu belgeyle konuşsun, söylentiyle değil.
Ve gelelim asıl soruya…
Böcek’in iddianamesi gerçekten hazır mı?
Yoksa sadece algı operasyonları mı hazır?
Ve daha önemlisi:
Böcek’in vekâlet verdiği avukatlar neden susuyor?
Velhasıl kelam…
Bu soruların cevabı, sadece Muhittin Böcek’in değil, Türkiye’de adalet arayan herkesin geleceğini ilgilendiriyor.
