Cezaevinden gönderdiği mesajında Selda Bağcan’ın dizeleriyle konuşan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, “Demir parmaklıklar bir bedeni hapsedebilir ama inancımı, umudumu, mücadele azmimi asla zapt edemezler” dedi. “Ben ölmedim ki” sözleriyle hem adalet çağrısı yaptı hem de direniş mesajı verdi.
Dikkat ediyor musunuz?
Antalya basını her gün Muhittin Böcek ile yatıyor, Muhittin Böcek ile kalkıyor.
Yanlış anlaşılmasın, bunu eleştirmek için söylemiyorum.
Elbette haber değeri var, sonuçta kentimizin seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı.
Ama keşke sadece siyasetiyle değil, demir parmaklıklar ardında nasıl yaşadığını, nasıl bir mücadele verdiğini de biraz konuşsalar.
Ben bu konuyu evirip çevirmeden bir kez daha gündeme getireceğim.
Çünkü ortada bir haksızlık var, hem de göz göre göre.
Döşemealtı L Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in haksız yere tutuklandığını defalarca yazdım, yine yazıyorum.
Evet, oğluna yönelik bazı iddialar var. “Yolsuzluk yaptı, babasının nüfuzunu kullandı” diyorlar. Buraya kadar tamam.
Lakin,
Oğlu Gökhan Böcek hakkında bu iddialar ne kadar ciddi olursa olsun, hukuken masumiyet karinesi vardır.
Suçu varsa cezasını çeksin.
Ama baba Böcek’in kabahati ne?
Yahu hepimizin çocuğu var,
Evirmeden kıvırmadan dost doğru söyleyin:
“Hangimiz çocuklarımıza söz geçirebiliyoruz ki?”
Evlat sahibi olmak zor, evlatla imtihan daha da zor. Onu gütmek daha da zor.
O yüzden kimse “evladına sahip çıkmadı” diye büyük konuşmasın.
Kınarsanız emin olun siz de aynısını yaşarsınız.
O da bir baba, o da bir insan.
Geçelim Başkan Böcek’in son mesajına…
Cezaevinden gönderdiği mesajında, Selda Bağcan’ın “Ben Ölmedim Ki” türküsünden dizelerle duygularını anlatmış.
Diyor ki:
“Tüm baskılara göğüs geriyorum.
Kimseye aman dilemem.
Yalnız Allah’a ve Türk adaletine hesap veririm.
Siyasi oyunlara diz çökmem.”
Bu sözlerle sadece bir başkan olarak değil, bir insan olarak da onurlu bir duruş sergiliyor.
“Torosların evladı” olarak tanınan Böcek, “Ben ölmedim ki” diyerek umut, direniş ve inanç mesajı veriyor.
Türküde geçen şu dizeler de aslında onun ruh halini özetliyor:
“Sevinmesin ey zalımlar
Öldüğüme benim benim
Yiğit ölmez kolay kolay
Ben ölmedim ki, ben ölmedim ki…”
“Denizlerin dalgasıyım,
Ben halkımın kavgasıyım,
Yarınların sevdasıyım,
Yenilmedim ki…”
Böcek’in mesajında bir başka dikkat çekici ifade var:
“Demir parmaklıklar bir bedeni hapsedebilir ama inancımızı, umudumuzu, mücadele azmimizi asla zapt edemeyecek.”
Bu söz, onun hâlâ pes etmediğini, aksine içinden daha büyük bir direnç doğduğunu gösteriyor.
Yine geçtiğimiz günlerde bana ulaşan bir mesajda, CHP’li bir avukata ve eski milletvekili Tuncay Ercenk’e gönderdiği notta,
“Kara kaplı defterde çok not var. Keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner.” demiş.
Bu cümle, aslında çok şey anlatıyor.
İtirafçı adı altında iftira atanlara, ihanet edenlere, hem de “yol arkadaşıyım” deyip sırtını dönenlere, satanlara, kahpelere ince bir gönderme.
Velhasıl kelam,
Böcek’in mesajı net:
“Hesap vermeye de, hesap sormaya da hazırım.”
Bu cümlede hem bir isyan, hem bir adalet beklentisi var.
O demir parmaklıkların ardında bir beden hapsedilmiş olabilir ama bir inanç, bir umut, bir mücadele hâlâ dimdik ayakta.
Ve en önemlisi: