Hepimizin bildiği sayılara göre;
Toplam Vaka Sayısı: 90980 kişidir.
Bu vakalardan;
13430 Kişisi iyileşmiş,
2140 Kişisi vefat etmiştir.
Yani (Ölüm+İyileşme yoluyla) Toplam 15570 Kişi Corona Tablosundan ayrılmıştır.
Buna göre iyileşme oranı = 13430/15570 'tir.
Ölüm Oranı = 2140/15570 'tir.
Geride Tedavi Gören 75410 Hastamız kalmıştır.
Sağlık Bakanının açıklamasına göre; her gün yaklaşık 4.000 civarında yeni hasta tabloya eklenmektedir. Fakat (Ölüm+İyileşme yoluyla) yaklaşık 1500 kişi tablodan çıkmaktadır.
Sanırım hepimiz HAVUZ HESABI yapabiliriz. Girenler, çıkanlar ve geride kalanlar...
Tabloya her gün eklenen kişi sayısı, tablodan (ölüm+iyileşme yoluyla) çıkan kişi sayısının yaklaşık 3 katı oluyor ki, bu oldukça kötü… Bu durumda havuzda birikenler her geçen gün biraz daha artmaktadır. O zaman, Havuz taşmadan tedbir almak gerekmez mi?
Bu kadar çok sayıda, yeni hastanın her gün bu tabloya ilave olması tehlikenin boyutunu artırmaktadır.
Sağlık sistemimiz mevcut durumla bugün için baş etse bile, artan hasta sayısının sistemi zora sokacağı, öngörülebilmelidir.
Üstelik, sağlık sistemi sıkışmasa dahi, ölü sayısı her geçen gün artmaktadır ve ölenlerin bizim vatandaşlarımız olduğu da görülmesi gereken bir gerçektir. Yukarıdaki oransal tabloya göre; yeni hasta katılımı olmasa dahi; ölüm rakamlarının bu düzeylerden kat be kat fazla olacağı beklentisi istatistiki bir gerçek olarak ortadadır.
Tabloya her gün Binlerce hastanın katılması tehlikenin boyutunu ifade ederken, Siyasi iktidara da açık uyarıda bulunmaktadır.
Siyasi İktidar her şeyi ben bilirim kibirinden uzaklaşmalı, her şeyi ben yaparım tavrından vazgeçmeli, konunun taraflarını, Siyasi Partileri ve Yerel yöneticileri içine alan bir yapıyla, ortak akılla hareket etmelidir. Siyasi İktidarın bir an evvel, İnatlaşmadan vazgeçerek, milli mutabakat masası kurması ve gereken tedbirleri sıkılaştırması elzemdir. Aksi takdirde, bu yıkıntının altında hepimiz birden kalacağız.
Corona illetinden milletimizin biran evvel kurtulması hepimizin isteği ve umududur. Bunca insanımızın ölümüne, işsiz-ekmeksiz kalmasına, ekonomik çöküntüye uğramasına sessiz kalamayız, seyirci kalamayız.
Bu gerçekler ortada iken, gereken tedbirlerin alınması bile-bile geciktirilmektedir. Bu tedbirsizlik neticesinde insanlarımız perişan olmakta, can-mal ve manevi kayıplara uğramaktadır. Bunca insanın ahı, garibin vebali siyasi iktidarın yakasında olacaktır.