Siyasi kariyeri doğmadan başlayan isimlerdendir Hasan Subaşı. Zaten soyadı da tarihsel bir nişane gibi durmaktadır üzerinde.
1808’de Osmanlı Padişahı 2. Mahmut tarafından imzalanan ve Osmanlı’nın ilk Anayasal belgesi olarak kabul edilen Sened-i İttifak’ta imzaları var mıdır bilinmez ama dedeleri Elmalı ahalisinin subaşısıdır.
Unvanları da sadece subaşılık da değil.
Mutasarrıflık (kaymakamlık), mebusluk (milletvekilliği) da tarihlerine yazılmıştır.
Sadece Osmanlı değil, Cumhuriyet döneminde de siyaset Subaşılardan uzak durmamıştır. Amcası 2 dönem Demokrat Parti milletvekilliği yapmış, 27 Mayıs sonrası Yassıada’da yargılanmıştır.
Bu Demokrat Parti vurgusu önemli. Çünkü Hasan Subaşı’da merkez sağ siyasetinin şekillendiği yerdir aynı zamanda.
Böylesine tarihsel ve köklü bir siyaset geçmişi olunca esas mesleği Avukatlık olan Hasan Subaşı’nın kaderi siyaset ile çizilmiş olur. Kendisine son 'Ayan' desek yanlış olmaz.
SHP’nin 67 ilin 39’unun belediye başkanlığını kazandığı yerel seçimlerde, kazanamadığı il Antalya’dır. Antalya’da Hasan Subaşı’nın aday olduğu parti, Doğruyol Partisi’dir. Doğruyol Partisi 19 İl kazanmıştır ve Hasan Subaşı, Antalya’yı kazanarak siyasetin yıldızıdır artık.
Aslında Selahattin Tonguç’tan sonra üst üste iki seçim kazanan belediye başkanıdır. Ancak 1989 yılında Antalya Belediyesi, 1994 yılında da Antalya Büyükşehir Belediyesi olarak seçimleri kazanmıştır. Bu nedenle de her defasında ayrı unvan ile seçim kazandığı için, üst üste aynı unvan ile iki defa seçim kazanmış belediye başkanı olamaz. Bu da unvanın Hasan Subaşı’na cilvesidir işte.
Hasan Subaşı’nın kazanamadığı unvanı, yıllar sonra Muhittin Böcek, ‘Antalya Büyükşehir Belediyesi’ni üst üste iki defa kazanan kişi olarak kullanacaktır.
Cam Piramit, Atatürk Parkı, Otogar, Nostalji Tramvayı, bir çırpıda insanın aklına gelen Hasan Subaşı eserleridir.
1990’lı yılların başı, aynı zamanda Antalya’nın hormonlu büyüme yıllarıdır.
Hasan Subaşı’nın talihsizliği de buradadır.
Eski Lara yolunda bugün gördüğümüz yüksek yüksek yapılar da Hasan Subaşı döneminin ürünleridir. Bu yüksek yapılar, sadece Antalya’nın değil, yapıların ortaya çıkmasına imza atan Hasan Subaşı’nın eserlerinin üzerine de gölge gibi düşmektedir.
Demiştik. Siyaset Hasan Subaşı’na tarihin yüklediği bir kaderdir diye.
Belediye başkanlığının ardından bir müddet siyasete ara verse de, siyaset onun yakasını bırakmaz ve bu defa da İyi Parti Antalya Milletvekili olarak Ankara yolunu tutar.
Hasan Subaşı, geri kalan yılların verdiği deneyim ve birikimi de Ankara’ya götürür. Türkiye merkez sağının önemli figürlerinden birisidir artık. Kürt siyasal hareketinin önemli ölçüde kriminalize edildiği, o dönem Kürt siyasi hareketinin temsilcisi olan HDP’den bütün partilerin kaçtığı bir dönemde, Subaşı’nın, HDP’nin 6 milyon seçmeni temsil ettiği ve gözardı edilemeyeceği çıkışı, üstelik İyi Parti Milletvekili olarak, artık siyasette ‘bilgelik’ aşamasına geldiğinin göstergesidir. Daha sonrasında da Kürt siyasal hareketi ile merkez sağın en önemli birleşim noktalarından birisi olacaktır.
Meral Akşener’in altılı masayı devirmesine sonuna kadar karşı çıkar. Ama artık masa devrilmiştir. Tekrar toplansa da eski büyüsü kalmamış, hale dağılmıştır. Subaşı, hale dağıldıktan sonra artık kendisini İyi Parti’de ifade edemeyeceğini düşünür ve İyi Parti’den kopar. Bu kopuş, sadece Subaşı’nın kopuşu değildir. Subaşı ile İyi Parti’deki merkez sağ ruh da kopmuştur.
Hasan Subaşı, şu anda anılarını yazıyor.
Eminim Subaşı’nın anıları sadece Antalya değil, Türkiye siyaseti içinde sürecin içerisinde bilmediğimiz, öğrendiğimizde çok daha rahat anlamlandırabileceğimiz pek çok anekdot barındırıyordur.
Hasan Subaşı’nın Türk siyasetine en önemli katkılarından birisi anıları olacaktır.