10127,71%0,50
35,78% -0,05
37,24% -0,09
3195,80% 0,81
5100,17% 0,63
Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet" yazan bir pankartla ilgili olarak dün gece gözaltına altına alınan Zafer Partisi Küçükçekmece İlçe Başkanı Mustafa Güngör serbest bırakıldı.
Bir süredir "Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet" sloganını parti etkinliklerinde kullanan partilerden biri olan Zafer Partisi dün gece çarpıcı bir gözaltı işlemiyle karşı karşıya kaldı. Küçükçekmece İlçe Başkanı Mustafa Güngör, partisi adına asılan ve üzerinde "Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet" yazan bir pankartla ilgili olarak 23.00 sıralarında gözaltına alındı. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na aykırı davranmaktan adliyeye sevk edilen Güngör'e adliyede ek olarak "Cumhurbaşkanına hakaret" suçlaması da yöneltildi.
Güngör, ''yurt dışı çıkış yasağı'' konularak serbest bırakılırken, Zafer Partisi İstanbul İl Başkanı Hakan Akşit, Küçükçekmece Adliyesi önünde açıklama yaptı. Akşit, gözaltı sürecini eleştirerek, yaşananların Türk demokrasisi adına endişe verici olduğunu dile getirdi. Akşit, "Artık bu 2025 Türkiye’sinde trajikomik bir hal almaya başladı bu gözaltına almalar" dedi. Hakan Akşit, şu ifadeleri kullandı:
"Türk demokrasisi için, siyaseti için sıkıntılı bir durum yaratıyor"
“Bugün yine teşkilat olarak, Zafer Partilileri olarak bir adliyedeyiz. Bu sefer Küçükçekmece adliyesindeyiz. Dün akşam Küçükçekmece İlçe Başkanımız Mustafa Güngör özür dilerim, astıkları, ilçenin astığı pankartlardan dolayı ifadeye çağrılmıştı. Kendisi dün akşam ifade vermeye gitti karakola ve kendisini gözaltına aldılar. Bugün sabah doktor kontrolünden sonra adliyeye sevk edildi...Artık bu 2025 Türkiye’sinde trajikomik bir hal almaya başladı bu gözaltına almalar. Özellikle Zafer Partisi yöneticilerini gözaltına almalar. Belki bizleri alıştırmak istiyorlar ama biz alışmayacağız. Bunun böyle devam etmesi sırf Zafer Partililer için değil, Türk demokrasisi için siyaseti için sıkıntılı bir durum yaratıyor. Şimdi sizlere soruyorum. Bir siyasi partinin ilçe başkanı fikirlerini, siyasi görüşlerini belli eden bir pankart asamayacaksa bu insanlar ne iş yapacaklar? Genel başkanları, genel başkanımız tutuklu olduğu için tutuklanmasına biz itiraz ettiğimiz için adaletsiz bir tutuklanma olduğu için partimizin kendisinin, ilçesinin fikrini beyan eden, pankart asmak bir siyasetçinin, siyaset yönetiminde bulunan insanın, ilçe başkanının işi bu zaten. En doğal hakkı ama işi bu.
"Baskı istemiyoruz, genel başkanımıza özgürlük istiyoruz diye bir pankart astılar"
Ne dedi? Baskı istemiyoruz, genel başkanımıza özgürlük istiyoruz diye bir pankart astılar. Sonucu bu. Yine adliyedeyiz. Umarım bu son olur. Türkiye için son olur. Zafer Partisi için son olur. Ve önümüz daha siyasetin ve halk baskıdan uzak, tehditlerden uzak yapıldığı süreç içerisinde olur diye düşünüyorum. Teşekkür ederim. Efendim suçlama, pankartta yazan cümleden dolayı insanları suça teşvik. Suça teşvik. Şimdi bu cümlede nasıl bir suça teşvik var? Baskı istemiyoruz, özgürlük istiyoruz. Bunun Türkçesi bu. Öztürkçesi bu. Bugünkü dilimizde Türkçesi bu. Şimdi bu bir fikir beyanı. Bu genel başkanına özgürlük isteği. Hangi kişi, kim sokaktan geçer bu pankarta bakacak da suç işleyecek ya da nasıl bir suç işleyecek?''
Zafer Partisi üyeleri, gözaltı kararlarına tepki gösterirken, partinin genel başkanı Ümit Özdağ’ın tutuklanmasının ardından yaşanan bu olayların Türk demokrasisi açısından endişe verici olduğunu belirtti. Zafer Partisi Küçükçekmece İlçe Başkanı Mustafa Güngör ise serbest bırakılmasının ardından yaptığı açıklamada, ''Bugün akşam ifade vermek üzere Kanarya Polis Karakolundaydım. İlçemizde cuma günü yapmış olduğumuz 'kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet' pankartlarından dolayı ifade verdim. Ve o günde gözaltına alındım. Daha sonra bugün savcılığa çıktık. Teknik konuları isterseniz avukat arkadaşlarınız anlatsınlar'' dedi.
Güngör'ün avukatı Ulaş Öztürk suçlamayı, adliyede suçlamaya ekleme yapılmasını anlamaya çalıştıklarını belirterek, gözaltı ve adliye sürecini şöyle anlattı:
"Asmış olduğu pankartta yazan yazı, 'kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet.'"
“Bu tarz süreçlerle sanırım bu zaman zarfında karşılaşacağız, öyle gözüküyor. Mustafa Bey, Zafer Partisi'nin Küçükçekmece ilçe başkanı kendisi. Yani bir siyasi partinin Küçükçekmece'deki temsilcisi. Asmış olduğu pankartta yazan yazı, 'kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet.' Tarihimizin ilk bu sözün çıkmasından bu yana kullanım amacı muhaliflerin, yönetimden memnun olmayanların bu hissiyatlarını, bu taleplerini aksettirdikleri bir söz. Bu sözü yazmasının sebebi de zaten altında da Ümit Özdağ Özgürlük diye yazıyor ve Ümit Özdağ'ın fotoğrafı var. Zafer Partisi'nin genel başkanı tutuklandı. Bu tutuklanma üzerine partinin ilçe başkanı olarak tepkisini demokratik bir şekilde hukuk çerçevesi içerisine göstermek için bunu astı. Bu tutuklanmak sadece ve sadece Ümit Özdağ'ın tutuklanmasına olan tepkiyi göstermekti. Biz bu olaydan haberdar olduğumuz andan itibaren, kendisi zaten polislerin araması üzerine, kolluğun araması üzerine, pankartlar zaten kaldırıldı. Bir gün bile kalmamış pankartlar asılı.
"Gerçekten artık gülmemek için zor tutuyoruz kendimizi."
Bununla beraber Mustafa Bey geldiğinde İstanbul'a direkt bir gözaltı işlemi oldu. Bu bizleri gerçekten şaşırttı artık hukuk adına. Gözaltının neden olduğuna dair meslektaşım ilk olarak kolluktaki soruşturmaya katıldı. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri (Kanunu) 31. madde 2. fıkra gibi konuşuldu. Çok oraya da gireceğini düşünmememize rağmen savunmamızı ona göre yaparken bir anda bugün savcılıkta sek maddesinin cumhurbaşkanına hakaret oldu. Gerçekten artık gülmemek için zor tutuyoruz kendimizi. Çünkü yani ağlayalım mı gülelim mi halimiz gerçekten trajikomik bir duruma geldi. Pankartın sağından solundan önünden arkasından yanlarından baktığınız zaman hiçbir şekilde cumhurbaşkanının hakaret suçunu oluşturmuyor. Ne maddi unsuru ne manevi unsuru ne böyle bir suç işlemek hastı var. Tek buradaki amaç genel başkanın tutuklanmasına bir tepki göstermek.''
"Soruşturma aşamasında karakoldaki sevk maddesiyle savcılıktaki sevk maddesinin farklı olması asla kabul edilemez"
Güngör'ün diğer avukatı Arzu yılmaz da şunları anlattı:
"Dün akşam saat 23.00 civarında karakola sadece ifade vermek için gittik. İfademizi verdikten sonra aniden bir gözaltı kararı olduğunu öğrendik. Daha sonra müvekkilimiz Küçükçekmece Zafer Partisi ilçe başkanı gözaltına alındı. Ve sabaha kadar bekledik. Dün gece soruşturma aşamasındaki suç, yani sevk maddesi, 2911 sayıl kanunda 31. maddesine düzenlendiğini öğrendik. Ona göre savunmalarımızı yaptık. Bugün savcılık aşamasında suçun 2911 sayılı kanunda düzenlenmediği, ancak 'Cumhurbaşkanlığı hakaret' suçunun oluşabileceğini öğrendik. Bir hukuk devletinde soruşturma aşamasında karakoldaki sevk maddesiyle savcılıktaki sevk maddesinin farklı olması asla kabul edilemez. Bunun yanı sıra şunu söylemek isterim ki kahrolsun istibdat. İstibdat demek despotluk demektir. Yaşasın hürriyet. Hürriyet de özgürlük demektir. Müvekkilim özgürlük çağrısı yapmıştır. Ümit Özdağ'a özgürlük çağrısı yapmıştır. Bu nedenle biz Cumhurbaşkanı ile nasıl bir ilişkisi olduğunu dahi henüz anlayamamışız.
"İnsanlar eleştiri hakkını şiddet içermeyen sözlerle ifade edebilmelidir"
Bunun yanı sıra bu demokratik toplumun en temelidir. İnsanlar eleştiri hakkını şiddet içermeyen sözlerle ifade edebilmelidir. Eğer bunu dahi biz ifade edemeyeceksek demokrasiden nasıl konuşabiliriz? Eleştiriden nasıl konuşabiliriz? Anayasa'dan nasıl konuşabiliriz? Bu nedenle burada çıkan karar yine kararlık kabul etmiyoruz. Yurt dışı çıkış yasağı verildi. Suç oluşturmayan bir pankart için suç olmamasına rağmen nasıl yurtdışı yasağı verildiğini hala anlayamadık. Ama yine de geçmiş olsunlarını diletiyorum bütün Türk milliyetçisi insanlara. Bunun haricinde sağduyulu hakimlerimize ve savcılarımıza çok teşekkür ederiz. Hukuk devleti burada, biz de buradayız. Müvekkilimizin arkasındayız. Bu hiçbir suç oluşturmamaktadır."