Muratpaşa Belediyesi’nin demokratik ve kalkınmış bir Türkiye hedefiyle başlattığı Forum
Muratpaşa’nın altıncısı gerçekleşti. Türkan Şoray Kültür Merkezi’nde düzenlenen forumun
gündeminde bu kez “Anayasa Krizi ve Demokratik Ulus Devlet” konusu yer aldı. Gazeteci-yazar
Merdan Yanardağ ve Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Süheyl Batum’un konuşmacı olarak yer aldığı
forumun moderatörlüğünü ise gazeteci Evren Özalkuş üstlendi.
ULUS DEVLET SEVİYEDİR
Başkan Uysal, ‘ulus devlet’in bir tercih değil seviye olduğunu söyledi. Anadolu’nun bu seviyeye Gazi
Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde her türlü ayrımcılığı aşarak, ‘Türk ulusu’ başlığı altında birleşerek
ulaştığının altını çizen Başkan Uysal, “Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu, bir halkların kardeşliği
tezahürüdür. Bir kahramanlık hikayesidir” dedi. Uysal, şunları söyledi:
“Kurduğumuz ulus devlet, Anadolu'daki herkesin Anadolu'yu vatan etmek için her türlü ırk ve mezhep
ayrımının, her türlü tasnifin ötesinde birleşme, dünyadaki iddialı ülkelerin seviyesini yakalayabilme,
Anadolu topraklarına da tırnaklarını geçirip burayı vatan etme şeklidir. 1924 Anayasası’na en çok
saldırılmasının nedeni budur. Çünkü 1924 Anayasası bizim bağımsızlığımızı kazandığımız ve bütün
ayrımları aşarak bir ulus olduğumuz bunu da dünyaya ilan ettiğimiz, emperyalizmi yendiğimizi ilan
ettiğimiz ilk anayasamızdır. O yüzden Anadolu'daki insanların birliğini, beraberliğini temsil eder.”
Aynı anayasa metninin 88’inci maddesinde “Türkiye ahalisine din ve ırk farkı olmaksızın vatandaşlık
itibariyle (Türk) ıtlak olunur” dediğine dikkat çeken Başkan Uysal, 1924 metninde vatandaşlık bağı
itibariyle Türklükten bahsedildiğinin altını çizdi. Başkan Uysal, “Bu zaten dünyadaki bütün ulus
devletlerin şu andaki vatandaşlık tanımı. Fransa'da da böyle. İngiltere'de de böyle, Amerika'da da
böyle” dedi. Uysal, ancak Türkiye’de siyasetçilerin dile getirdiği tasnifleri ileri bir demokratik seviye
sanma hatasında içinde olduklarını savundu.
ANAYASA’DA ÜÇ TEMEL KRİZ
Başkan Uysal, anayasa konusunda ise 3 krizin varlığına dikkat çekti. Türkiye’nin geçmiş anayasa
deneyimlerine ek 2010 ve 2017 anayasaları olduğunu da belirten Başkan Uysal, “Anayasacılar buna
pek öyle bakmıyor ama bunu ben söylüyorum” dedi. Türkiye’nin bugün, ‘darbe anayasası’ olarak
tariflenen 82 Anayasası’ndan bile çok daha geride olduğunu savunan Uysal, şunları söyledi:
“1982 anayasasına demediklerini bırakmadılar. Şu anda bulunduğumuz nokta 1982 anayasamızın ilk
ilan edildiği durumdan bile çok daha geridedir. Kuvvetler ayrılığı olmadan demokrasi olmaz. Kuvvetler
ayrılığı temel ayıracına göre şu andaki anayasal durumumuz bence 1924 Anayasası’nın da
gerisindedir. 2010'dan sonra tamamen yargının siyasallaştığı, yargının her türlü bağımsızlığını
kaybettiği bir süreç yaşadık. Hakimlerimizin, savcılarımızın siyasi partilere bölündüğü, siyasetin
doğrudan etkisine girdiği çok vahim bir vesayet süreci yaşadık. 2017'den sonra ise tamamen kuvvetler
birliği ilkesine döndük.”
Türkiye’nin anayasa tartışmasını “Elli yıldır etnik nedenle terör faaliyeti gösteren yapının etkisiyle”
yapıyorsa bu durumun sağlıklı olmadığının altını çizen Başkan Uysal, birinci kriz olarak bu durumu
işaret etti. Uysal, “İşte bunlar terörü bırakacak, eylemi bırakacak. Anayasada bazı şeyleri değiştirelim.
Bu arada iktidar süresini de uzatalım, iktidarımızın süresini de uzatalım. Bu çok ayıp bir şey olur” diye
konuştu.
Türkiye’nin anayasal zeminde otokrasiye evrildiğini ve bu zeminde bir tek merkezcilik oluşup yargının
da yürütmenin bir parçası haline geldiğin dile getiren Başkan Uysal, ikinci kriz olarak bu durumu işaret
etti. Başkan Uysal, 3’üncü krizin ise insanların anayasal haklarına sahip çıkmaması olduğunu söyledi.