9797,68%-0,10
35,93% -0,02
37,48% 0,37
3316,19% 0,93
5312,58% 1,26
Yeniçağ Gazetesi yazarı Arslan Bulut, Silivri Cezaevi'ndeki Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ı ziyaret etti. Ziyaret ile ilgili dikkat çeken detayları bugünkü köşe yazısına taşıdı
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Ankara’da yemek yediği bir restoranda “cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla gözaltına alınıp İstanbul'da savcılık ifadesindeyken hazırlanan dosya ile "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçlamasıyla tutuklandı.
Yeniçağ Gazetesi yazarı Arslan Bulut, Silivri Cezaevi'ndeki Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ı ziyaret ettiğini bugünkü köşe yazısına taşıdı. Avukat olarak Özdağ'a ziyaret gerçekleştirdiğini belirten Bulut, Özdağ’ın tutulduğu kapalı cezaevi uzak olduğu için bulunduğu bölüme, servis otobüsü ile gidildiğini belirtti.
"VATAN YAHUT SİLİVRİ..."
Bulut, Özdağ'ın orada bulunuşunu anlattığı ifadelerini kendisine nasıl anlattığına değinerek şu ifadelerini iletti:
“Burada bulunuşum, Milli Mücadelede şehit ve gazi olanlara, terörle mücadelede şehit olan binlerce Mehmetçiğe polise, koruyucuya şehit edilen genç öğretmenlerimize, mühendislerimize karşı bir saygı duruşudur. Vatan yahut Silivri!”
"BEN ANTALYA MİTİNGİNDE ERDOĞAN’A ATATÜRK’ÜN SÖZLERİYLE CEVAP VERDİM"
Kendisine uygulanan sistemi ve üzerine yıkılan suçları Bulu'a bir bir anlatan Ümit Özdağ'ın şu ifadeleri kullandığı belirtildi:
“Ben 64 yaşındayım. Ahmet Yesevi de 63 yaşına gelince, yer altında inşa ettiği çilehaneye girmişti... Kendi adıma değil, Türk Milleti adına yaptığım mücadelenin sonucu bu. Burada Abdullah Öcalan serbest bırakılabilsin diye rehin tutuluyorum. Karaman ve Antalya mitinglerimizin ardı gelecekti, bu mitinglerle halkın tepkisinin büyümesinden korktular. Adalet Bakanı’na da yazdım; ben Antalya mitinginde Erdoğan’a Atatürk’ün sözleriyle cevap verdim. Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlarının soruşturulması, Adalet Bakanı’nın iznine bağlıdır... Yetkili savcılık ise konuşmanın yapıldığı Antalya veya ikamet ettiğim Ankara savcılığı olabilir. Usul ve kural böyleyken, Adalet Bakanı, İstanbul savcılığının soruşturma açmasına nasıl izin verdi?
"KİMSE BAŞKASININ FİİLİNDEN DOLAYI SORUMLU TUTULAMAZ"
Konuşmamda hakaret olmadığı ve dava açılamayacağı anlaşılınca savcılığa sevk edilmeden bir saat önce yine usule aykırı olarak, Kayseri başsavcılığı üzerinden değil, doğrudan Kayseri Emniyet’inden, neredeyse bir yıl önceki olaylar hakkında rapor isteniyor. Kayseri Emniyeti, olayların büyümesinde X mesajı atan üç Zafer Partilinin etkili olduğuna dair bir rapor hazırlıyor! Bu gerekçeyle tutuklanmam isteniyor ve tutuklanıyorum. Oysa Kayseri’deki soruşturmada hiçbir Zafer Partili gözaltına alınmamış soruşturulmamış, haklarında bir rapor da düzenlenmemişti. Sonra ortaya çıktı ki tutuklamaya gerekçe sayılan üç mesaj, olaylardan önce değil sonra yayınlanmış. Sonradan atılan üç mesajın olmuş bitmiş bir olayı etkilemesi nasıl mümkün olabilir? Bu mesajlarda da suç unsuru yok ama olsa bile evrensel olan ‘cezaların şahsiliği’ ilkesine ve Anayasa’ya göre ceza sorumluluğu şahsîdir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz.
"BANA DÜŞMAN CEZA HUKUKU UYGULANIYOR...”
Şimdi bu delillerin geçersiz olduğu anlaşılınca, Ankara’da şehit MİT görevlilerini ifşa etmekle ilgili dava açılıyor... Oysa bu dava da görülmüştü... Cenazeye MİT de çelenk göndermişti! Kısacası bana düşman ceza hukuku uygulanıyor...”
DÜŞMAN HUKUKU NEDİR?
Bu ifadelerin ardından Bulut, "düşman ceza hukuku"nun ne olduğunu şu ifadelerle aktardı:
“Düşman Ceza Hukuku tezi/teorisi, ilk defa Alman hukuk adamı Günther Jakobs tarafından 1985 yılında ortaya atılmıştır. Aslında bu kavramın ilk devletlerin ortaya çıkışından beri var olduğu, devletin ve savaşın olduğu yeryüzündeki her noktada özellikle Ortaçağ Avrupası’nda sertçe uygulandığını söylemek yanlış olmayacaktır. Jakobs, tezinde Ceza hukukunda ikili bir ayrıma gitmiş; ‘Vatandaş Ceza Hukuku’ ve ‘Düşman Ceza Hukuku’ kavramlarını yaratmıştır. Jakobs'a göre, ceza güncel zarardan daha önce gelir, yani zarar daha doğmadan zanlıyı cezalandırmak zorunludur, ‘önleyici tutuklama’ böyle bir şeydir, düşmanlara verilecek ceza orantısız, aşırı yüksek hapis yaptırımı içermelidir, üçüncüsü ise usule ilişkin haklar ortadan kaldırılmalıdır. ‘Düşman’a ‘gelecekteki eylemleri’ öngörülerek ceza verilebilir. Mahkûm olan ‘düşman’a ‘ceza indirimi’ olmaz. Guantanamo'da yıllardır devam eden durum, ‘düşman savaşçılar’ kavramı, tam bu tartışmaya ilişkindir.”
Bulut, yazısının son bölümünde ise "Ümit Özdağ soruşturmasına da usüle uyulmadı. Özdağ, tutuklanmasının da önleyici tutuklama olduğunu söylüyor. Türk hukukunda 'önleyici tutuklama' yok ama fiili durum bu!" diyerek bitirdi.
Kaynak:
Yeniçağ