9422,86%-0,28
39,74% 0,36
46,13% 0,27
4248,37% 0,44
6814,54% 0,31
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Marmara Kapalı Cezaevi’nde CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nu ziyaretinin ardından yaptığı açıklamada, Brüksel'de katılacağı AB liderleri hazırlık toplantısının gündemine ilişkin olarak, "Yine karşımıza Ekrem Başkan'ın durumu, belediye başkanlarımızın durumu, gazetecilerin durumu çıkacak. Ne diyeceğim? Vallahi anlatacağız. Ben utanmayacağım. Yapanlar utanacak. Sonra bana kimse çıkıp 'Türkiye'yi yurt dışına mı şikayet ediyor' demeyecek. Avrupa Birliği'ne tam üyelik için mücadele ediyorum. Ama bu pisliği sahiplenecek halim yok. Buna mı susacağım" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nu, diğer belediye başkanlarını ve gazeteci Fatih Altaylı'yı Silivri’deki Marmara Kapalı Cezaevi’nde ziyaret etti. Ardından açıklama yapan Özel, akşam Büyükçekmece'de gerçekleştirilecek "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinginden bahsederek şöyle devam etti:
"Hasan Akgün sadece 50 yıl yedi aydır belediyecilik yapıyor. Çok küçük yaşlarında başladığı belediye meclis üyeliğinden 'Artık Hasan Bey belediye başkanlığına veda etmeli' diye benim ve Ekrem Başkan'ın düşünmesine ve ona belediye başkanlarının üzerinde koordinasyon makamı önermemize, onun da bu çok hoşuna gitmesine rağmen, bizim bırakıp Büyükçekmece'nin bırakmadığı bir belediye başkanıyla karşı karşıyayız. Büyükçekmece Hasan Akgün'den ayrı düşme fikrine çok soğuk. Onun dışında orada yapabileceğimiz bir şey olmadığı için sözümüzden döndük Hasan Bey'i aday gösterdik her zaman olduğu gibi rekorlar kırdı. Ama birileri Hasan Bey'i Büyükçekmece'den koparıp buraya getirdi. Bu olacak bir şey değil. Onun duygusallığı içindeyiz bugün hepimiz.
"Ekrem Başkanımızın şantaj unsuruna dönüştürülen evlatlarla ilgili çok ciddi bir rahatsızlığı var"
Ekrem Başkanımızın özellikle kendisiyle ilgili değil ama çocuklarından ayrı annelerle ilgili, rehin alınan evlatlarla ilgili ya da yalnız bırakılıp tehdit ve şantaj unsuruna dönüştürülen evlatlarla ilgili çok ciddi rahatsızlığı var. Diyor ki; 'Ben bütün yükü tek başıma sırtıma almaya da razıyım, beni birkaç ay sonra bırakacaklarına şimdi hemen anneleri evlatları bıraksınlar. Biz yatarız. Nasılsa masumiyetimizi ispatlanınca çıkarız.' Ama bu kadar haksızlığın, hukuksuzluğun yapılmasına ciddi itirazları var. Ekrem Başkan, babasına yapılanlara gösterdiğim reaksiyonu hatırlatarak babayla, evlatla, eşle uğraşanın ne kadar çaresiz olduğu konusunda Ekrem Başkan'la görüş birliğine vardık. Elde delili, kanıtı olsa hani iddia ediyor ya bir görüntü çıksa bir şey yakalasalar, hani köstebek gibi kazıyorlar ya bir yerden bir para mara bulsalar, bulamayacaklar. Diyecekler ki budur. Bulamayınca bir tane çare var. Dünya kadar masumu buraya koyuyorlar. Çocuklarıyla tehdit edip 'Evladına kavuşmak için dediğim gibi ifade ver.' Maalesef. Artık bu ifadelerin, veren veriyor, vermeyen duruyor. Kızdığını Afyon'a sürüyor, yerde yatırıyor, Düzce'ye sürüyor, yerde yatırıyor, evladıyla tehdit ediyor. Ve en son mesela bugün duyduğumuz bir şey artık vicdansızlıkta nerelere gidiyorsun? Ben geçtiğimiz günlerde hiç tanımadığım bir iş adamını Tekirdağ'da cezaevinde ziyaret etmiştim. Demişti ki; 'Bu CHP döneminde yapılıp da AK Parti döneminde olmayan hiçbir şey görmedim.' Yani AK Parti suçluyorsa bizi bir şeyle ki bir suçumuz yok. Ben aynı işi bütün AK Partili belediyelerle yapıyorum. Aynı şekilde yapıyorum. 'Bugün bu insanları suçladıkları şeyle dönüp kendi belediye başkanını suçlasalar onların da hepsinin gözaltına alınıp tutuklanması lazım ama bir suç yok' demişti. O kişiyi bugün almışlar ifadeye götürürken kulağına fısıldıyorlar, bu kulağa fısıldamak yani mafya bunlar devlet falan yönetilmiyor yargı falan yok, kulağa demiş ki; 'Eşini de gözaltına aldık. İfadeyi ona göre ver.' Diyor ki 'Burada bir iftira etmezsen eşini tutuklayacağız.' Ve bugün yapıyorlar bunu.
"Artık ar damarının çatladığı bir noktadayız"
Gerçekten artık ar damarının çatladığı bir noktadayız. Biz duyduğumuza utanıyoruz, katlanamıyoruz. İnsanlara bunları yaşattırıyorlar. Ve bu şartlar altında milletin vicdanına seslenmek dışında başka yapacak hiçbir şey yok. Bu açtıkları yoldan yarın başkaları yürümeye kalkarsa dışarıda bir tane AK Partili belediye başkanı, AK Parti'de belediye başkanlığı yapmış bir kişi, bir tane AK Partili milletvekili kalmaz. Bırakın işin iftira boyutunu, bu ortaya koydukları onunla baz tutturdum, bununla baz çakıştırdım falan bu işler... Bizim dönemimizde asla olmayacak. Özgür Özel böyle şeylerin olmamasının teminatıdır. Biz hukuk önünde hesap soracağız. Bu alçaklıkları yapanları bu iftiraları atanları attıranları tek tek yargılatacağız ama bunu yaparken kimsenin çoluğuna çocuğuna, eşine, anasına, babasına ilişmeyeceğiz. Bunun teminatı benim. Bunu herkes bilsin. Ama bugün bunları yaptıranları, o gizli tanıkları, gizli tanıkları azmettirenleri, ifade için tehdit ve şantaj yapanları küçücük evladı alıp da rehin tutanları, 26 yaşında gencecik ve rahatsızlıkları olan, sorunu olan bugünlerde babasının durumu için görmeye televizyon izlemeyen, evden uzak durmaya çalışan o atmosferden kaçan bir evladı alıp da babasına işkence edip zorla 'İfade ver, iftira at.' Bunları unutturmayacağız. Milletimiz bizi anlıyor.
"Tarihte ilk kez ankette yüzde 40'ı görüyoruz"
Dün itibarıyla, 12 Haziran'da sahadan dönen Haziran ayının ilk anketi gelmiştir. Kararsızlar dağıtılmadan CHP AK Parti'nin 5,5 puan önündedir. İlk kez kararsızlar dağıtıldıktan sonra yüzde 40'ın üzerinde bir oranla CHP, tarihte ilk kez ankette yüzde 40'ı görüyoruz. AK Parti'yle 6-6,5 puan farkı görüyoruz. Yarın Avrupa Sosyalist Partisi, Avrupa Birliği'ne üye ülkelerdeki bütün sol sosyal demokrat partilerin çatı örgütü, çatı partisi, Avrupa Birliği Konseyi'ne hazırlık liderler toplantısı var. Eski İsveç Başbakanı Stefan Löfven yönetiyor. Ülkelerinin cumhurbaşkanları, başbakanları, bakanları var. Örneğin İspanya'nın başbakanı var. Almanya'nın şansölye yardımcısı var, devlet başkanları, başbakanlar ve bakanların olduğu Avrupa Birliği'ne üye ülkelerin sosyal demokrat partilerinin toplantısına, Avrupa Birliği'ne üye olmayıp davet edilen tek parti CHP. İkinci kez çağırıyorlar. Dünyadaki, bölgedeki gelişmeleri konuşacağız.
"Yine karşımıza Ekrem Başkan'ın, belediye başkanlarımızın, gazetecilerin durumu çıkacak"
Trump'la iyi olmak marifet değil. Trump'a haddini bildirmemek büyük eksiklik bugünlerde. NATO'nun ikinci büyük ordusunun ne hale geldiğini görmek lazım. Avrupa'da Eurofighter için yine temaslarda bulunmaya, bütün liderlere tutanak altında CHP'nin Eurofighter talebiyle ilgili Türkiye'nin tezini desteklediğini anlatmaya gidiyoruz. F35 projesine geri dönmeli, hakkımız olan parasını ödediğimiz uçakları bir an önce almalıyız. Türkiye'nin bir sonraki iktidarı olarak Avrupa'daki iktidardaki akrabalarımıza bugün için muhalefetteki akrabalarımıza da Türkiye'nin ve CHP'nin tezlerine olumlu katkı için temas etmeye, bunları konuşmaya gidiyoruz. Ama tabii ki gittiğimizde karşımıza yine ne çıkacak? Şimdi yine karşımıza Ekrem Başkan'ın durumu, belediye başkanlarımızın durumu, gazetecilerin durumu çıkacak.
"Bu pisliği sahiplenecek halim yok. Buna mı susacağım"
Ne diyeceğim? Türkiye'nin geçmişte en yüksek reytingli tartışma programlarını yöneten konvansiyonel medyayı bırakıp YouTube alanına geçince her gün Türkiye rekorları kıran ve sadece siyaset yorumlayan zaman zaman beni, partimi, herkesi eleştiren çok izlenen birisi anketlerde AK Parti'nin düştüğü durum sorulunca, 'Bu ülkenin tarihinde var. Ne padişahları indirdiler' lafı... Cumhurbaşkanına saldırı, fiili saldırıdan içeride gazeteciyi tutuyorlar. Benim Almancam var da bu hikayenin Almancaya tercümesi yok. Nasıl anlatacağız bunu? İngilizcesi, Fransızcası yok. Sen bir şehre üç kez üst üste en güvendiğin kişileri başbakanını, meclis başkanını çevre şehircilik bakanı aday gösteriyorsun, o şehir önce karşısındaki İmamoğlu'nu 13 bin 600 oyla, sonra 806 bin oyla, sonra 1 milyon 100 yüz bin oyla seçiyor. Son seçimi hazmedemiyorsun. Alıp içeri atıyorsun. Bunu nasıl anlatacağız Almanca? Vallahi anlatacağız. Ben utanmayacağım. Yapanlar utanacak. Sonra bana kimse çıkıp şey demeyecek 'Türkiye'yi yurt dışına mı şikayet ediyor?' Vallahi Eurofighter için Türkiye'nin arkasında duruyorum. F35 için duruyorum. Avrupa Birliği'ne tam üyelik için özellikle gençlerimizin vizesiz Avrupa'yı dolaşması çalışması okuması için mücadele ediyorum. Ama bu pisliği sahiplenecek halim yok. Buna mı susacağım?
"Ekrem İmamoğlu yarın bugünden daha yakın Cumhurbaşkanlığına"
Çok meşhur bir manken, model, 'Efendim belediye sizden kamulaştırma yapmış. Dava açmamışsınız. Tehdit mi edildiniz, rüşvet mi verdiniz?' Yok hiçbiri yok' diyene 'Ben sizi yakından izliyorum, sosyal medyadan. Siz Silivri'de hiç rahat edemezsiniz.' Böyle tehdit mi olur? İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'na söylüyorum; yapmadım, yapmadık, yaptırmadım de. Defalarca söylüyorum. Bu söylediğimiz evlatla tehditleri eşle tehditleri isim isim biliyorum. SEGBİS açtırıp da 'Hadi gel filtre kahve içelim. İfadeyi ver evine git. Yoksa beni de göremezsin. Evladını da göremezsin.' Yapmıyoruz deyin. Yurt dışında bunları anlatmaya devam edeceğiz. O eski konforlu siyaset kalmadı. Sen bana düşman hukuku uygula, koskoca dünyada Türkiye'nin adını bilmeyenin adını bildiği şehrin üç kere seni yenmiş belediye başkanını iftiralarla içeri at. Susmayacağız. Bugün Ekrem İmamoğlu özgürlüğe dünden bir gün daha yakın. Yarın bir gün daha yakın olacak. Aynı şekilde CHP de iktidarına bir gün daha az kaldı dünden. Yarın bir gün daha azaltacak. Size dert olsun geri sayıyoruz. Büyük bir moralle geri sayıyoruz. Bizi yıldıramayacaksınız, susturamayacaksınız, sindiremeyeceksiniz. Yarın bugünden daha yakın iktidara. Yarın bugünden daha yakınız özgürlüğe. Ekrem İmamoğlu yarın bugünden daha yakın Cumhurbaşkanlığına. Cumhurbaşkanlığını kaybetmesine bir gün daha azalanlara dert olsun."
"Önemli olan milletin gönlünde butlan olmamak"
Açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Özel, "30 Haziran CHP için önemli bir gün. Karar açıklanması bekleniyor. O kararın ardından Kemal Bey'in tekrar partinin başına geçmesi konuşuluyor. Eğer gelirse ne olur? 30 Haziran'dan sonraki süreci nasıl yöneteceksiniz, B planınız nedir?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"30 Haziran tarihi genel başkanın yurda dönüşünün ertesi günü olarak anlamlı bir tarihi olabilir. Yurt dışı temaslarınızdan döneceğiz. Onun dışında 30 Haziran tarihinin benim nazarıitibarımda bir anlamı yok. Sonuç değil süreç odaklı bir davayla karşı karşıyayız. CHP'yi tartıştırmaya uğraşıyorlar. CHP'nin tartışılacak değil, CHP'lilerin dayanışmayla kol kola mücadele edecekleri bir süreçteyiz. Buna da toplum olumlu reaksiyon veriyor. Haksızlığa karşı sahipleniyor. Butlan kelimesi, bir şeyin bütün olarak yok olması, yok sayılması. Önemli olan milletin gönlünde butlan olmamak. Bir siyaset yaparsın sana en güvendikleri butlan kararını çıkarsınlar, milletin gönlünde, başında taç olursun. Öyle bir iş yaparsın milletin gönlünde butlan olursun. Hiç kimseyi partililerin ve milletin gönlünde butlan olacak bir pozisyona Allah düşürmesin. Bütün siyasetçileri, bütün partililerimizi bundan sakınırım. Ben böyle bakarım meseleye. CHP tarihinin en yüksek oy oranını yaşadığı bir dönemde milletin gönlünde iyi bir yerdedir. Bunun mücadelesini vermeye devam edeceğiz."
"Tayyip Bey'in elinden topu kurtarmaya, sahayı kapatmasına engel olmaya çalışıyoruz"
Özel, "Ekrem İmamoğlu'nun geçen gün Muharrem İnce'ye hitaben yazdığı mektupta dikkat çeken ifadeler vardı. Bütünleşik muhalefetten kasıt nedir acaba?" sorusuna da şu yanıtı verdi:
"Ekrem Bey'le konuştuk bunu. Hatta kendisi şöyle dedi; Genel Başkanım ne büyük tevafuk olmuş dedi. Çünkü o mektubu yazarken tabii haberi yok, taziye olduğu için siz biliyorsunuz ama hani haftalar öncesinden belli değil. O gün söylemiştik. Müsavat Bey beni ziyaret ediyormuş o sırada. Tam diyor mektuba birleşik bütünleşik muhalefet yazdım. Bir baktım Müsavat Bey'le siz karşımdasınız. Onu da diyor Muharrem Bey'e yolladım partiye katılımından sonra grup toplantısından sonra tebriğim olarak kendisini avukatlarımız hatta hızla ulaştırmışlar, öncesinde de eline geçmiş dedi. Orada da dedi sizi sarılırken gördüm dedi. Öbür tarafta Zafer Partisi'nin Genel Başkanını bizi savunduğunuz gibi savundunuz. Onlar da şimdi bizi savunuyorlar. Zaten onlar da hiç yalnız bırakmamışlardı dedi. Muhalefete muhalefet edilen, muhalefetin birbirine muhalefet ettiği yerde iktidarın keyfi yerine gelir. Oysa ki vatandaşın canına okumuş bu iktidarın keyfini kaçırmak ve onları bir an önce iktidardan uzaklaştırmak lazım ki açların da işsizlerin de yoksulların da adalete susamışların da bütün ihtiyaçlarını hızla giderebilelim. Tayyip Bey, hep söylüyorum, birlikte oynadığımız sahayı kapatmaya, topu alıp götürmeye müsabakaları yapılamaz hale getirmeye çalışıyor. Çünkü artık o kaybetti. O kazanırken iyiydi. O kazanırken tribünlere şeref turu atıyordu. En güzel fotoğrafları çektiriyordu. Topu sektirip sektirip hava yapıyordu. Hep ben kazanıyorum diyordu, kupalarıyla övünüyordu. Şimdi kaybetti. Kazanınca iyi, kaybedince kötü topu kesmeye kalkıyor. Biz hep beraber Tayyip Bey'in elinden topu kurtarmaya, sahayı kapatmasına engel olmaya çalışıyoruz.
Allah muhafaza her yeri kazdırdığı dozerlerle sahamızı kazdırabilir, ona engel olmaya çalışıyoruz. Sonra kendi aramızda müsabakalar yapabiliriz. Kazanan yönetir, kaybeden muhalefet olur. Kazanınca iktidar olup kaybedince darbeci olmak çok fena bir şey. Tayyip Bey kazanınca iktidar kaybedince muhalefet değil, kaybedince hemen gelip darbe girişimi, bir darbecilik. Bunun kabul edilebilir tarafı yok. Biz muhalefeti birlikte tutarak ki asla muhalefete oy oranımıza bakıp da yukarıdan kibirle bakan muhalefete ağabeylik yapan, patronluk yapan değil tüm eşitler içinde bir parça da CHP'dir. Bu gözle bakıyoruz. Birlikte mücadeleye devam edeceğiz."
"Adalet Bakanı bana şiir okuma, gereğini yap"
Özel, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un açıklamalarının sorulması üzerine şöyle konuştu:
"Benim kıymetli asker arkadaşım duygusal ama o duygusal mesajı okuyup da gerçekten duygulanabilmek için o duygunun gereğini yapmak lazım. Burada çoluklarıyla çocuklarıyla tehdit edilenler var. Adalet Bakanı aynı zamanda Hakimler, Savcılar Kurulu'nun Başkanı. Doğru değil. Biz geldiğimizde öyle olmayacak ama başkanı. O Hakimler Savcılar Kurulu hiç duymuyor mu? Buradan bir daha söylüyorum; bak o duygusal şeylerin yazan, söyleyen Adalet Bakanına söylüyorum; Sayın Tunç, benim istediğim gibi ifade vermiyorsun diyen savcı, dediğim gibi ifade ver çocuğuna kavuş yoksa Silivri'ye dönüyorsun diyen savcı, avukatım niye yok diyene onun yanında rahat konuşamıyorsun diyen savcı, Kandıra'dan kişiyi getirip bir başsavcı, üç savcı, dört kişi bir odaya koyup burası mahkeme değil, sohbet odası diyen savcıya, HSK bir şey yapmayacak mı?
Duygusal duygusal konuşmakla oluyor mu? Onun vicdanı olsa, senin bu şiirinden etkilenecek olsa bu kadar zulmü yapar mı? Bana laf, poz yapma. Bana icraat yap. HSK’da aç soruşturmayı; de ki ‘Özgür Özel bir şey söylüyor. Kim bu kadınlar, kim bu çocuklar? Kim bu çocuğuyla tehdit edilenler?’ Söylüyorum yolla müfettişi. Düzce’de yatıyor Pınar Hanım. Afyon’da yatıyor Elif Hanım. Kandıra’da yatıyor Fatih Keleş. Oğlunu burada 3 No’luya koydun, Fatih Keleş’in 26 yaşındaki evladı. Daha onlarcası var. Gittiği yerde yerde yatırıyorlar, yer yatağına. Burada normal, insani şartlarda kaldığı yerden 40 kişilik koğuşta, 60 kişi sırayla yerde uyumaya yolluyorsun kadını. Sonra da ‘Tercih senin, istediğim gibi ifade ver’ diyorsun. Sen bundan HSK olarak bir görev çıkarmayacaksın, bu adamlar orada duracak. Tebrik ederim. Bu Akın Gürlek’i yenmişler HSK’ya adam sokma yarışında. Bu yetiyor size. Bize adalet lazım. Ben sevindim. Akın Gürlek kazanacağına asker arkadaşım kazansın da. Böyle ülke mi olur? HSK’ya Akın mı çok adam sokacak, Adalet Bakanı mı adam sokacak? HSYK’ya yüksek yargıç sokun, adaletli birileri olsun. Bu rezillikler yapılmasın. Bana martaval okuyorlar, şiir okuyorlar. Şiir okuma Adalet Bakanı, gereğini yap. Senin Ankara’daki Cumhuriyet Başsavcınla alay ediyor. Oradan Ümit Özdağ’ı alarak. Antalya’dakine küfür ediyor, orada işlenmiş suça işlem yaparak. Kayseri’deki Cumhuriyet Başsavcına ‘Sen adam mısın?’ diyor, ‘Ben yaparım oradaki işleri’ diyor. Buradaki Anadolu yakası Cumhuriyet Başsavcısı’nı bile tanımayıp onun alanına giren bir şımarık var burada. Bana şiir okuma. Gereğini yap."
"‘560 milyar’ dediler, bir lira ispat edemediler"
Özel, “İfadeye götürülürken kulağına eşinin gözaltına alındığı söylenen işadamından bahsetmiştiniz. Bu işadamı etkin pişmanlıktan faydalanmış mı ifade vermiş mi? Bu konuda bilginiz var mı?” sorusu üzerine, “Onu bilmiyorum. Sadece bana gelen bilgi; almışlar, götürürken kulağına ‘Eşin de gözaltında, ona göre’ demişler. Bu bilgi var. İnkar etsinler. Bugün Tekirdağ Cezaevi’nden alınıp götürülen Sayın işadamına. İtirafta bulunur, iftira atar, canına tak eder, eşini kurtarmak için… Ekrem Bey dedi; ‘Eşini kurtarmak için at imzayı, taşırım ben yükü.’ Ekrem Bey’e yapılan bir şey yok da. Bakın bu kadar iş içinde Ekrem Başkan’ın bir kuruşluk bir şeyini daha bulamadılar. ‘560 milyar’ dediler, bir lira ispat edemediler. Bu haldeler, perişan durumdalar" yanıtını verdi.