CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay'ın İzmir'de yürütülen operasyon öncesinde şikayetçi olduğu yönündeki iddialara tepki göstererek, "Ben bir CHP'li bir CHP'liye yanlış yaparsa o yanlışı kendime yapılmış sayarım. Bu nifak tohumlarına bu birbirine düşmelere dikkat edin" dedi. Özel, eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in sahip çıkmayacağı yönünde yapılan yorumlara ilişkin olarak da, "'Efendim Özgür Özel kurultayda kendisini destekleyenlere, ölümüne sahip çıkmış, Tunç Soyer, kurultayda karşısındaymış. Özgür Özel gelip sahip çıkmazmış. CHP bu süreçte çok yara alırmış.' Biz de rekabet olur, tartışma olur, kardeşlik hukukuna zeval getirmek olmaz. Hiçbir kardeşimi satmadım. Tunç kardeşimi de satmam" diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik operasyonun ardından İzmir'e geldi. İzmir İl Başkanlığı'nı ziyaret eden Özel, başkanlık binası önünde toplanan vatandaşlara hitap etti.
Özel, "Benim için İzmir'e gelmek İzmir'le kavuşmak her zaman çok keyifli. Ancak bu kez çok keyifsiz, tatsız bir gündemle İzmir'deyiz. Bundan duyduğum üzüntüyü ifade ederek başlamak isterim. CHP'ye, CHP'nin Cumhurbaşkanı Adayına, milletimiz takdir ederse Türkiye Cumhuriyet'nin bir sonraki Cumhurbaşkanına darbe yapmaya kalkıyorlar. Biz de onunla hep birlikte, hepimizin emekleriyle mücadele ediyoruz" dedi.
"Adil yargılansınlar ve tutuksuz yargılansınlar"
Özel, şunları kaydetti:
"Bu sürecin içinde tam yüz karası dediğimiz o 100'üncü günde sabah yeniden mücadeleye direnişe uyanmışken bizi bir başka gündemin içine çekmek, bizi deyim yerindeyse dikkatimizi, motivasyonumuzu dağıtmak, yeni bir suçlama, yeni bir tartışmanın içine çekmek isteyenler İzmir'de bir operasyona giriştiler. Hiç şüphe yok şekle baktığınızda niyet ortaya çıkıyor. Bir lşafak operasyonu ve bugün gördük ki polis araçlarını, yüzlerce polis aracını emin olun saatlerce uğraşarak verdikleri bir nizamla, drone görüntüleriyle, özel bir film prodüksiyonu gibi harekete geçişleri ve kişilerin onurlarını, haysiyetlerini zedeleyecek gözaltı görüntülerini servis ettiler. Maksat adalet aramak olsa dronla aranmaz adalet. Eğer doğrunun hakikatin peşindeyseniz algı operasyonlarına ihtiyacınız yoktur. O yüzden daha ilk nasıl yapıldığına bakarsanız niyetin ne olduğu ortaya çıkar. İlk günden beri İstanbul için de, İzmir için de söylüyorum, hiçbir yerel yönetici yargılanmaktan soruşturulmaktan muaf değildir. Ama yeter ki yapılan iş adalete, hakkaniyete uygun olsun. Maksat soruşturmak hakikate ulaşmak olsun. O yüzden diyoruz, yargılamalar TRT'den yayınlansın, suçlama da cevapları da duyulsun. Ekrem İmamoğlu yargılanmasın demiyoruz. Oradaki belediye başkanlarımız yargılanmasın demiyoruz. Diyoruz ki adil yargılansınlar ve tutuksuz yargılansınlar.
"Günü gelince hesap verecek bir siyasi aparat var"
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'nın bütün pratiğini biliyoruz. O Antalya Cumhuriyet Başsavcısı'nın yetkisinde olan işi oradaki başsavcıya küfredercesine yapan Ankara'daki başsavcıyı paspas etmekten rahatsızlık duymayan, Kayseri'deki başsavcının yetkisine tecavüzü kendinde hak gören bir hadsiz. Dün sabah erken saatlerde yapılan iş İzmir Cumhuriyet Başsavcısı'na söylüyorum, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'nın pratiğine iş görüş biçimine özenmektir, onu taklit etmektir. Şunu bilin, orada muteber bir adam yok. Orada günü gelince hesap verecek bir siyasi aparat var. İzmir Cumhuriyet Başsavcısı eğer İstanbul gibi davranmaya veya davrananlara engel olmamaya devam ederse İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'na nasıl konuşuyorsak, nasıl muamele ediyorsak, gelecekte nasıl muamele edeceksek ona ortak olur. Bunu böyle bilsin. Eğer gerçekten adaletin peşindeyse yandaş televizyon kanallarının haftalardır, aylardır söylediği, hedef gösterdiği, konuşturttuğu AK Partili siyasetçilerin peşinde olduğu bir dosyayı açacağız, bakacağız, soruşturacağız diyorlarsa ellerinden tutan yok. Bütün imkanlar ellerinde ama yeter ki adil olsunlar.
"İftira, gizli tanık, şantaj, zulüm bunlara İstanbul gibi yeltenilirse o zaman adalet aranmaz. Siyasetin aparatı olunur"
Dün sabah gidip de gözaltına aldıklarından Tunç Soyer mi kaçacak? Üç sene, dört senelik mevzularla kaçacak olsa 50 kere kaçar. Ne Tunç Soyer'in ne Şenol Aslanoğlu'nun ne diğer arkadaşlarımızın, görev sorumluluk üstlenmiş arkadaşlarımızın veremeyecekleri hesap yok. Bunun için akıllarını başlarına alsınlar. Tutukluluk, tutuklama tedbiri istisnadır. Bin tutuklama yaparsan herkes diyecek ki 'Tabii burada olması lazımdı.' Kaçarken yakalanır, yurt dışına çıkarken yakalanır, görevdedir, elinin altında daha dünya kadar delil vardır, birkaç gün o deliller karartılmasın diye tutulur başka. Görevde olmayan, bunca aydır yıldır soruşturduğunuz her birisi bir telefonla gelecek olanları sabah şafak operasyonuyla kollarına ikişer polis, karşılarında kamerayla gözaltı görüntüleri bu yapılan işin de bir siyasi operasyon olduğunu, bir algı yönetimi olduğunu gösteriyor. Biz sürecin ikinci günündeyiz. İlk gün iyi geçmedi. Bundan sonra İstanbul gibi yapacaksanız İstanbul'a nasıl mukabele ediyorsak aynı şekilde buraya mukabele ederiz. İzmir'in hafızasında bir şey var. İzmir'in Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu. Değerli büyüğümüz, 379 yılla, 33 ayrı suçlamayla yargılandı. Her davet edildiğinde gitti, her mahkemede aslan gibi oturdu. Kendisini savundu. Bir yandan İzmir'e hizmet etti bir yandan yargıya hesap verdi. Alnının akıyla bir gün bile ceza almadan o soruşturmadan çıktı. O günlerde AK Parti medyası İzmir'in AK Partili siyasetçileri neler neler söylüyordu. O yüzden İzmir'in siyaset kültüründe soruşturulmak, hesap vermek ve aklanmak vardır. İzmir'in siyaset kültüründe tutuksuz yargılama vardır. Verilemeyecek hesap yoktur. İçlerinde verilemeyecek hesabı olan çıkarsa tutuksuz yargıladığın, şeffaf yargıladığın savunma haklarını kısıtlamadığın, avukatlarla eşle, aileyle uğraşmadığım bir durumda herkes adaletine inanırsa sorulan sorulara verilecek cevap yoksa kimse savcıya saldırmaz. Kimse hakime bir şey demez. Ama iftira, gizli tanık, şantaj, zulüm bunlara İstanbul gibi yeltenilirse o zaman adalet aranmaz. Siyasetin aparatı olunur."
"Hiçbir kardeşimi satmadım. Tunç kardeşimi de satmam"
Özel, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay'ın operasyona ilişkin şikayetçi olduğu yönündeki iddialara tepki göstererek, şunları kaydetti:
"Bu yapılan işte neler konuşuluyor neler konuşturuluyor diye bakınca şu görülüyor, CHP'yi en güçlü olduğu yerde CHP'nin amiral gemisinde, İzmir'de, birbirine düşürebilir miyiz? Birbirlerini mi şikayet ettiler? O mu oldu bu mu oldu, hepsini inceliyoruz. Hepsi gözümüzün önündedir. Ben bir CHP'li bir CHP'liye yanlış yaparsa o yanlışı kendime yapılmış sayarım. Bu kadar açık söylüyorum. Bu nifak tohumlarına bu birbirine düşmelere dikkat edin. CHP birbirine düşerse o zaman amaçlarına ulaşırlar. Yani CHP'ye ameliyat yapacak onu da basın üzerinden kendi trollerine şimdiden söylüyor. 'Efendim Özgür Özel kurultayda kendisini destekleyenlere, ölümüne sahip çıkmış, Tunç Soyer, kurultayda karşısındaymış. Özgür Özel gelip sahip çıkmazmış. CHP bu süreçte çok yara alırmış.' Ben 10 yaşında Bornova Anadolu Lisesi'ne lisesine yatılı gittim. Altı sene, yedi sene orada okudum. Her yaz eşimle evladımla tatile giderken hala o yatakhaneden arkadaşlarımla tatile gidiyorum. Biz de rekabet olur, tartışma olur, kardeşlik hukukuna zeval getirmek olmaz. Hiçbir kardeşimi satmadım. Tunç kardeşimi de satmam. Buradan açıkça söylüyorum. Özgür Özel ve CHP'nin yönetimi adil, tutuksuz yargılama, savunma hakkının kısıtlanmadığı, yargının bir operasyona alet olmadığı süreci dikkatle takip etmek üzere nasıl Aziz Kocaoğlu'nun her duruşmada yanına oturduysam, Alaattin Yüksel bir yanında ben bir yanında, o dönemde grup başkanvekiliydim, nasıl geldim oturduysam Tunç Soyer'in de yanına otururum, süreci en yakından en samimi takip ederim.
"Bu işin birileri tarafından partimiz aleyhine dönüştürülmesine hiçbir yönüyle izin vermeyeceğiz"
Kooperatiflerle ilgili İzmir'de hepimizi üzen tatsız bir süreç devam ediyor. O kooperatif denemesi ve devamında yaşananlar hepimizi üzen bir süreç. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı'na ilk verdiğim talimat da, son verdiğim talimat da bu kooperatif meselesinde mağduriyetleri ortadan kaldıracak adımları atalım ve buradaki sıkıntıdan kurtulalım, bir talihsizlik, inşaat maliyetlerindeki fahiş artışlar, yanlışlar, hatalar, kusurlar neyse varsa soruşturulacak kısımları ona eyvallah, kim kusur işlediyse o da hesabını verir, ama bu ne partinin sırtına yük olmalı ne İzmir'de CHP'yle İzmirliler arasındaki samimi gönül bağını zedelememeli. Bu süreci en yakından takip ettiğimizi bütün İzmirlilerin bilmesini istiyorum. Bu işin birileri tarafından istismar edilmesine, partimiz aleyhine dönüştürülmesine hiçbir yönüyle izin vermeyeceğiz.
"Akın Gürlek'le yarışan sonunda Akın Gürlek'le birlikte hesap verir"
Daha dün gece bu basiretsiz yönetim doğal gaza yüzde 25 zam yaptı. İstanbul'da yaptıkları operasyonun ekonomiye yükü 150 milyar dolar. Ve 6 trilyon lira. Bu para öyle bir para ki asgari ücreti iyileştirin diyoruz. Devlet desteğiyle esnafa yük olmasın diyoruz. Orada lazım olan paranın tam 120 katı İstanbul operasyonunun ekonomiye yüküdür. Asgari ücrete bir katkı yap şu asgari ücret 22'den 32'ye çıksın diyoruz ya esnafa vereceği altışar bin liraya desteğin 120 katını İstanbul'da harcadılar. Her birimizin cebinden 70'er bin lira geçen 100 günde 10'ar çeyrek altın kaybetti Türkiye ekonomisi kişi başına. O yüzden bu tip işleri Erdoğan diyor ya 'Sırf İstanbul değil başka yerlerde var.' Gizlilik olan dosyada kimsenin haberi yok. Erdoğan'ın maşallah hepsinden var. Burada yapacağı operasyon da bu tip işlerin de ekonomiye yükünü herkes göz önüne alsın. Bir kez daha söylüyoruz, adil yargılanma, şeffaflık, tutuksuz yargılanma ve savunma hakkının kısıtlanmadığı bir süreçle Aziz Kocaoğlu nasıl yargı önünde aklandıysa nasıl kendini ifade ettiyse bu süreç İzmir'in bir kazanım sürecidir. Sayın Başsavcı'ya söylüyorum; İzmir'in geleneğine, kültürüne, aldığınız eğitime, bulunduğunuz makamın gereğine uygun olarak adil olun. Akın Gürlek'le yarışan sonunda Akın Gürlek'le birlikte hesap verir. Bu kadar söylüyorum."