Aydın'ın Söke ilçesinde pamuk hasadı yapan çiftçilerle buluşan İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, "Eğer bu toprakların çiftçisi para kazanamıyorsa, kim para kazanacaktır? Toprağa ter düşürseniz, burada fidan olur, bu denli, bereketli bir arazi. Bu arazide çiftçilik yapanların hak ve hukukunu savunmak dururken, çiftçiye eziyet etmenin, kime ne faydası var" dedi.
Pamuk üreticilerini dinleyen Dervişoğlu, şunları söyledi:
"Böyle bir günde sizlerle birlikte pamuk tarlasında buluşmuş olmaktan da ziyadesiyle mutlu ve mesudum. Çünkü Türkiye'nin her yerinde dert dinlemeye dert sahibinin olduğu yere gidiyoruz. Buraya gelmeden önce fındık sınır derdini Karadeniz'de, fıstıkçının derdini Gaziantep'te sebzecinin derdini Bursa'da yine tarlalarında dinledik. Tuttuğumuz her yerden bin ah işitiyoruz değerli hemşehrilerim. Yani bu toprakların yabancısı değilim. Ben buradan 100 kilometre ilerideki bir ilin milletvekiliyim. Dolayısıyla pamuk tarlalarına derdin ne olduğunu diğer siyasilere oranla ben daha iyi bildiğimi söyleyebilirim. Ayrıca Aydın Milletvekilimiz sayın Ömer Karakaş bey de pamuk çiftçisinin dertlerini Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde sıklıkla dile getiriyor. Maliyetin ne olduğunu, girdi maliyetlerinin ne denli yükseldiğini ama buna rağmen ürün fiyatlarının ne kadar aşağıda kaldığını da Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde hesaplama yaparak kamuoyuyla paylaşıyor."
"Buraya 'Yeter söz milletindir' demeye geldim"
"Sadece dert sahibi olan sadece pamuk üreticileri değil Türkiye'nin her yerinde çiftçi perişan edilmiş durumda" diyen Dervişoğlu, şunları kaydetti:
"Bir taraftan bakıyorsunuz, girdi maliyetleri yükseliyor, ürün fiyatları düşük. Bir tarafta mücadele yöntemlerinden doğru bir biçimde istifade edilemediği için böcek sarmış Karadenizi. Burada da yine biz sinek var. Eskiden beri onunla mücadele edilir. Akdeniz sineği diye tarif edilir. Bu bölgede yetişen ürünlere de zarar verir. Asıl mesele tarımda doğru bir planlamanın yapılmaması, stratejik ürün planlamasının doğru belirlenmemesi buna bağlı olarak da çiftçinin mağdur edilmesi. Destekler çok önemlidir. Bu topraklar sıradan topraklar değil, çiftçilerimizin tarlalarına olan sadakatleri, aynı zamanda vatana olan bağlılıkları ve sadakatleriyle eşdeğerdir. Yani açık ve net olarak söylüyorum. Her çiftçinin tarlası vatanıdır. Dolayısıyla bu topraklarda ekim yapılırken aynı zamanda vatan yaşatma mücadelesi de verilmiş oluyor. Vatanı ayakta tutma mücadelesi de verilmiş oluyor. Eğer bu toprakların çiftçisi para kazanamıyorsa, kim para kazanacaktır? Toprağa ter düşürseniz, burada fidan olur, bu denli, bereketli bir arazi. Bu arazide çiftçilik yapanların hak ve hukukunu savunmak dururken, çiftçiye eziyet etmenin, kime ne faydası var. İşte pamuk ürününden bahsediyoruz. Avrupa Birliği'nin kabul ettiği bir coğrafi işaretleme tescili almış bir ürün. Bunun maliyeti bugünün hesaplamalarına göre sayın milletvekilimiz hesaplamış. 25-28 lira arasında zaten bir maliyet var. Eğer icarlı tarlalarda ekim yapıyorsanız bu 34-35 liraya çıkıyor. Kütlü pamuk fiyatı olarak da 25 lira belirlenmiş. Şimdi çiftçi bu işin içinden nasıl çıkacak? Çiftçiye 'destek veriyoruz, teşvik veriyoruz' diyorlar. Ama bir kanun emri var, yerine getirmiyorlar.
Türkiye'de gayrisafi milli hasılanın yüzde birinin çiftçilere destek olarak verilmesi bir kanuni emir, bir kanuni mecburiyettir. Türkiye'nin gayrisafi milli hasılası bir trilyon 100 milyar dolardır. Dolayısıyla çiftçiye verilmesi icap eden desteğin de bunun yüzde biri olarak 10 milyar doların üstünde olduğunu hesaplar ve çiftçiye bugüne kadar mazot ve diğer destekler içine katıldığında 157 milyar verilmiş olduğuna bakarsanız Türkiye'de çiftçi bu devletten bu yıl için 200 milyar lira alacaklı. Dolayısıyla çiftçinin bankalara olan borçları vardır. Tüccarlara olan borçları vardır. Bu borçlar da çok üst seviyeye yükselmiştir. 850 milyar liradır çiftçinin borcu. Ve bu 850 milyar liralık borç için yaklaşık 2 milyon kişinin gayrimenkullerinin ve araçları üzerinde hacizler vardır. Çiftçimin tarlaları ipoteklidir. Dolayısıyla çiftçinin bu dertten kurtarılması lazım. Bu derdin çözümü çok zor değil. Bakın Aydın Menderes'in doğduğu topraklardayım. Buraya bu hükümeti yönetenlere de seslenmek üzere geldim. Buraya 'Yeter söz milletindir' demeye geldim.
"Çiftçinin hakkını söke söke almak üzere tarla tarla dolaşmaya devam edeceğiz"
Bu dertlerin çözümü basittir. Çiftçinin hakettiğini çiftçiye verirseniz çiftçi dertlerinden kurtulur. Ama çiftçinin derdini sahiplenmesi icap eden siyasiler var. Hesap çok basittir. Türkiye'nin 1 milyon 200 bin ton pamuğa ihtiyacı var. Türkiye sadece bunun 650 tonunu üretebiliyor. Geri kalan pamuklar ithal ediliyor. İthalat lobisine vermeyi göze aldığınız parayı şayet çiftçiye verirseniz bu derdi yerinde, burada pamuk tarlasında çözmüş olursunuz. Bu iş bu kadar basit. Siz gelince ne yapacaksınız diye sorarsanız söylüyorum. Buradan hükümet yetkililerine de söylüyorum. Onları da uyarıyorum. Çiftçinin borçlarından faizi kaldırın. Asıl faiz ödeyecekseniz sizin ödemeniz lazım. Sadece bu yıl için çiftçiye 200 milyar lira borcu olanlar çiftçinin banka borçlarını ya da Tarım Kredi Kooperatifi borçlarına nasıl faiz uygulayabilirler? Borçlu olan devlettir, alacaklı olan da çiftçidir. Çiftçinin devletten olan alacağını ve hakkını söke söke almak üzere tarla tarla dolaşmaya devam edeceğiz. Herkesin buna iyi bilmesini istiyorum.
"Ben sizden bir şey rica ediyorum; bize güvenin"
Dertleri yerinde dinlemeye devam edeceğimizi, dert ile hem dert hal ile de hemhal ol, hemhal olmaya gayret sarf edeceğimizi iyi bilmenizi istiyorum. Sulama imkansızlıkları mazot, ürün toplama zorlukları. Bunların hepsine muttaliyiz. Bakın diğer siyasi partilerden de farklı bir tarafımız var. Herkes işin siyaset tarafıyla meşgul. Ama İYİ Parti'de Tarım Politikaları Başkanlığı var. Başka siyasi partilerde olmayan bir başkanlık. Türkiye'deki ziraat alanında tarım ve hayvancılık alanında yaşanan bütün olumsuzlukların tespiti ve çözümlerinin projelendirilmesi hususunda sayın Kadir Ulusoy başkanımız partimizde stratejik ekipler kurmak suretiyle çalışmalarını sürdürüyor. Ben sizden bir şey rica ediyorum; bize güvenin. Bu memleketin çözülmeyecek bir derdi yoktur. Herkes orta yerde herhangi bir seçim vesaire yokken kimin cumhurbaşkan aday olacağını tartışır, siyaseti kişiselleştirmeye ve kurumsallıktan uzaklaştırmaya çaba sarf ederken biz İYİ Parti olarak kim cumhurbaşkanı adayı olacak derdinde değiliz. Vatandaşın derdi nasıl çözülecek? Vatandaşın hali ne olacak? Onun derdine düşmüşüz ve Anadolu yollarındayız. Bugün Söke'deyiz. Yarın başka bir çiftçimizin bahçesinde ya da tarlasında olacağız. Hepinize çok teşekkür ediyorum. Verdiğiniz destek için."
Fakıbaba: ''Cebinizde para yoksa insan olamıyorsunuz bu ülkede''
İYİ Parti Ankara Milletvekili Ahmet Eşref Fakıbaba da şuyle konuştu:
"Hakikaten ülke yanıyor. Her taraf yanıyor. Sadece çiftçiler değil. Sağ olsun genel başkanımız yanan her topluluğun hep yanında olmuştur. Bundan sonra da inşallah olmaya devam edecektir. Yani emeklilere bakın, asgari ücretlilere bakın, işsizlere bakın. Bakın eğitime bakın, sağlığa bakın. Cebinizden para yoksa insan olamıyorsunuz bu ülkede. Onun için Allah'ın izniyle biz hep sizlerle beraber olacağız. Iyilik hareketi her geçen gün gittikçe Allah'ın izniyle artacaktır. Biz dertliyiz arkadaşlar. Bu bayrağa, bu vatanı, bu insanları seviyoruz. Çiftçilerimizi seviyoruz. Bakın ben bir Şanlıurfalı kardeşiniz olarak, Urfa'daki pamuk üreticileri de aynı dertte. Abi diyorlar bana. 'Abi biz 19-20 liraya mal ediyoruz. 25 lira fiyat verdiler. Girdiler yüzde 100'ün üzerinde arttı, fiyat aynı.' Bu her şeyiyle böyle. Kazanan çok az bir topluluk var. Kaybeden Türkiye. Allah'ın izniyle sayın genel bunu önlemek için biz onun nefer olarak hep beraber onun yanında olacağız. İnşallah bu ülkeyi daha güzel yarınlara kavuşturacağız.".
Söke Ziraat Odası Başkanı Mustafa Tanyeri ise yaptığı konuşmada çiftçilerin sorunlarını anlattı.