9184,82%2,67
34,38% 0,47
36,84% -0,60
2969,82% -0,20
4932,75% 0,96
CHP Kadın Kolları Başkanlığı tarafından 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü kapsamında yürüyüş düzenlendi.
CHP Kadın Kolları Başkanlığı'nın TBMM önünde yapmak istediği basın açıklamasına güvenlik gerekçesiyle izin verilmedi. Kuğulu Park'tan başlayan yürüyüş, Meclis Parkı'nın karşısındaki Türkiye Belediyeler Birliği önünde noktalandı. Yürüyüşe, CHP Kadın Kolları Başkanlığı ile beraber muhalefet milletvekilleri ile çeşitli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı.
CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Asu Kaya, yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
"Bizler bugün burada üzerimize çöken karanlığı kadınlar aydınlatsın diye, eşitlikçi erkekler aydınlatsın diye, İstanbul Sözleşmesi aydınlatsın diye bu karanlıkta toplandık. 2012 yılından bu yana Birleşmiş Milletler kız çocuklarının cinsiyetlerinden ötürü maruz kaldığı eşitsizlik, eğitim hakkı, beslenme, zorla evlilik gibi konuları gündemine alarak bugünü kız çocukları için bir farkındalık oluşturmak adına ilan etmiştir. Gelin görün ki Türkiye'de bugün temel yaşam hakkı bile elinden alınan kız çocukları için diğer günlerden farksız olarak sadece hayatta kalmaya çalıştıkları, adalete olan inançlarını kaybettikleri, istismarcıların korkusuyla 'daha ne kadar böyle geçecek?' diyerek günü geçirmeye çalıştıkları herhangi bir gün halini aldı. Son 1.5 senede 2 bin 450 çocuk önlenebilir sebeplerle hayatını kaybetti. Ne acıdı ki yine son 1.5 yılda 52 çocuk kendi yaşamına son verdi. 15 çocuk ise şüpheli şekilde hayatını kaybetmiştir. Ne acıdır ki 6 Şubat depremlerinde eski Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, '411 çocuk hayatını kaybetti' derken biz biliyoruz ki en az 1683 çocuk hayatını kaybetmiştir. Sadece İstanbul'da beş yıl içinde cinsel istismar suçuyla mağdur edilip sadece şikayetçi olabilen çocukların sayısı 10 bin 844. Bu sayı sadece iki yıl içinde ikiye katlanmıştır. Biraz önce hayatını kaybeden katledilen istismar edilen çocukların sayısını tek nefeste söyledim ama onların yaşamları tek bir nefese sığdırılamaz.
'Çocuklarımızın hayatlarının son dakika haberlerine düşmesine artık tahammülümüz yok'
Çocuklarımızın hayatlarının son dakika haberlerine, gazete manşetlerine düşmesine artık tahammülümüz yok. Bu ülkenin çocuklarına ve kadınlarına ancak acıdan ve gözyaşından bir gelecek hazırlayabilen iktidara sesleniyorum, 22 yıldır sizin cezasızlaştırma politikalarınızla tacizciler, tecavüzcüler ve katillerin sokakta gezmesini adeta cirit atmasına seyirci kalmaktan başka ne yaptınız? Ben size söyleyeyim ne yaptığınızı. Küçücük çocukların gözlerinin önünde anneler katledilirken onların seslerini, çığlıklarını duymadınız. Evladının parçalanmış bedenlerinin başında feryat eden annenin acısı arşa ererken... İki gün önce bu olayı yani İkbal ve Ayşe Nur'un katledilmesini protesto ettikleri için Marmara Üniversitesi önünde beş arkadaşımızı siz ancak gözaltına almayı bildiniz. İktidarınızın sopası haline getirdiğiniz yargıyı ancak ve ancak muhalefeti sesinden hoşlanmadıklarınızı, konuşmalarından hoşlanmadıklarınızın sesini kısmak için kullandınız. Ama sıra katillere, tacizcilere, tecavüzcülere gelince adalet kepengini aşağıya indirdiniz. Ne acıdı ki bu ülke, ölümü önlemeye çalışanların değil, verileri gizleyenlerin... Narin'in cinayetini can hıraş üstünü kaptmaya çalışanların, Leyla Aydemir'in katillerini tahliye edenlerin, Rabia Naz'ın katilini hala saklayanların sokak ortasında çocukların taciz edenleri salıverenlerin, kısacası şeytanın avukatlığını yapan yandaşların, zulmüne uğrayan çocuk tacizlerinin üstünü kapatan, tabutlarının üstüne gelinlikı örtenlerin maalesef ülkesi haline getirilmiştir.
'Sokakta, evde, sanal ortamda şiddet kol geziyor'
Sokakta, evde, sanal ortamda şiddet kol geziyor. Sizin Türkiye Yüzyılı dediğiniz yüzyılda biber gazı karaborsaya düştü. Sizin Türkiye Yüzyılı'nda kadınlar internette biber gazı yapmayı öğreniyor. Sizin Türkiye Yüzyılı'nda kadınlar sokakta 'kendimi nasıl korurum?' öğrenmeye çalışıyor. İtibardan tasarruf etmeyen iktidar, her ne hikmetse tasarrufu çocuklarımızın eğitiminden, sağlığından, güvenliğinden, beslenmesinden yapmaktadır. Okullarda çocuklarımız için bir öğün ücretsiz yemeği dahi reddettiniz Meclis'te. Bu ülkenin çocukları aç. Kadınları karanlık gecelere, çocukları da karanlıklarda okul yollarına mahkum ettiniz siz. Sizinle mücadeleniz şimdi olduğu gibi 'sokakta o saatte ne işi varmış?' dediğiniz işte o sokakta burada hiç azalmadan, yılmadan devam edeceğiz. Sizin olmamızı istemediğiniz o sokakta, o saate orada olmaya devam edeceğiz. Bu zihniyetin yarattığı çamur kendi üstlerine sıçradığında ise 'rıza ve çocuk' kavramını bir araya getirecek kadar acizler ve körler.
'İstanbul Sözleşmesi geri gelene kadar, 6284 tam olarak uygulanan kadar mücadeleye devam edeceğiz'
Bugün ülkemizi getirdikleri nokta çocukların hayatları, bedenleri, kadınların yaşamları üzerinden yürüttükleri 'evrensel insan hakları dışındayız' dedikleri siyaset ve tutum yüzündendir. Değerli basın mensupları bugün bir kez daha sizlerin ve tüm kamuoyunun karşısında tüm siyasi partilere sesleniyorum. Ülkemizin getirildiği bu kabul edilemez duruma 'artık yeter' diyecek, Anayasal haklarımız için sokakta bizimle yükseltecek ve kendini nasıl tanımladığından bağımsız olarak sadece ve sadece insan olarak bizimle birlikte mücadele edecek, vicdanı koltuğundan büyük olan kadın politika başkanlarına, vicdanları koltuklarından büyük kadın politikacılara, kadın milletvekillerine, tüm kadın belediye başkanlarına, tüm siyasetçilere, eşitlikçi erkeklere sesleniyoruz. Gün birlik olma günüdür. Gün bu ıstırapları durdurma günüdür. Gün çocuk istismarcılarının sırtını sıvazlayanların, katillerle el sıkışanların elini kırma günüdür. Gün ülkeyi bu hale getirenlerden hesap sorma günüdür. Eninde solunda İstanbul Sözleşmesi geri gelecek. Kadın katliamını, çocuk katliamını önleyemiyorsunuz. Bu ülkenin kadınları, çocukları değil sokağa çıkmak, bu gidişatla sizin politikalarınızla daha doğrusu sizin politikasızlığınızla evinin kapısının eşiğinin önüne çıkamaz hale gelecek. Ama ama 3284'ü siz tam uygulayacaksınız. Biz bunu istiyoruz. İstanbul Sözleşmesi'ni geri döneceksin. İstanbul Sözleşmesi geri gelene kadar, 6284 tam olarak uygulanan kadar mücadele etmeye devam edeceğiz."