Avcılık ve Yaban Hayatı Şube Müdürü Tamer Yılmaz, "Amacımız, su kuşları popülasyonlarının değişimlerini, kuşlardaki değişimleri takip etmek, onların popülasyonları ve ne gibi önlemler alınacağı konusunda bilgi edinmek" dedi. Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İskender Gülle ise "Burdur Gölü'nde artık ters giden bir şeyler var, eskisi kadar kuş popülasyonu barındırmıyor" diye konuştu.
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ekipleri, ilgili kanun ve yönetmelikler çerçevesinde su kuşlarının envanterine yönelik su kuşları için önemli alanlarda her yıl 15 Ocak- 15 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilen kış ortası sayımlarına başladı.
Burdur Gölü kıyısında çalışma yapan ve konuyla ilgili gazetecilere açıklama yapan Doğa Koruma ve Milli Parklar 6. Bölge Müdürlüğü Avcılık ve Yaban Hayatı Şube Müdürü Tamer Yılmaz, şunları söyledi:
“Sayımın amacı sulak alanların ve su kuşları popülasyonlarının değişimleri takip etmek”
“Her yıl olduğu gibi yine bu sene de 2025 yılı kış ortası su kuşu sayımlarımıza başladık. 18 Ocak tarihinde Beyşehir Gölü sayımı ile başladık ve bugün burada Burdur Gölü'nde sayımı devam ettiriyoruz. İlk gün Beyşehir Gölü'nde sayıma kalabalık bir ekiple başladık ama yoğun sis nedeniyle Beyşehir Gölü sayımız yarıda kaldı ve onu ileri bir tarihe ertelemek durumunda kaldık. Bugün burada Burdur Gölü sayımı ve akabinde Salda Gölü ile devam edeceğiz. Sayımları Doğa Koruma ve Milli Parklar Bölge Müdürlükleri koordinasyonunda gerçekleştiriyoruz. İlk gün 8. Bölge Müdürlüğü ve 6. Bölge Müdürlüğü ile birlikte ortak alanda başladık sayıma. Bu sayımlara Avcılık ve Yaban Hayatı Şube Müdürlükleri koordinasyonunda oluyor ve il müdürlüklerinden bu konuda deneyimli personeller, teknik personeller bunun yanında üniversiteler katılım sağlıyor. Ayrıca gönüllü kuruluşlardan bu konuda deneyimli gönüllü kuş gözlemcileri sayımlara katıldığından kalabalık bir ekiple sayımlarımızı sürdürmekteyiz.
"Dünyanın birçok yerinde Avrupa ile birlikte eş güdümlü olarak bu sayımları yapıyoruz"
Isparta'da bulunan Eğirdir Gölü, Kovada Gölü alanlarının sayımlarını gerçekleştirdik. Dün Burdur'daki sulak alanlardan olan Gölhisar Gölü, Yapraklı Barajı ve Yazır Gölü ile Yeşilova ilçesindeki Yarışlı Gölü sayımlarının gerçekleştirdik. Hava şartlarının da iyi olması nedeniyle sayımlarımız gayet rahat oldu. Biz her yıl düzenli olarak dünyanın birçok yerinde Avrupa ile birlikte eş güdümlü olarak aynı zaman içerisinde bu sayımları yapıyoruz. Bunun amacı ise sulak alanların ve su kuşları popülasyonlarının değişimlerini hem sulak alanlardaki hem kuşlardaki değişimleri takip etmek, onların popülasyonları hakkında bilgi edinmek ve bu veriler ışığında bu alanlarda ne gibi önlemler alınacağı, kuşlarla ilgili ne gibi önlemler alınacağı konusunda bilgi edinmek. Aynı zamanda Dünya Doğa Koruma Birliği (IUCN) tarafından da bu kuşların koruma statüleri değerlendiriliyor ve daha sonra bunlar yöneticiler tarafından, ülkeler tarafından kuşların geleceği ile ilgili alınan kararlarda kullanılmaktadır.
“16 sulak alanı sayacağız”
Su kuşları kışın çok soğuk ortamlarda besin bulamadıkları için besin bulabilecekleri bu tür alanlara gelerek bir araya toplanmakta ve onlar daha hareketsiz oldukları için bu dönemde ve toplu halde oldukları için bu dönemde sayılması daha uygun oluyor. Biz yaklaşık olarak 16 sulak alanı sayacağız. Geçtiğimiz yılda da 16 sulak alanda 58 farklı türden 350 bin civarında su kuşu sayımı yapmıştık. Bu yıl sayımlar devam ettiği için bu 16 gölde rakamlar ne çıkar onu şu anda bilmiyoruz ama sayımın bitiminde bir raporlama yapacağız ve bu raporlama sonucunda tekrar bir değerlendirme yapmış olacağız.”
“Burdur Gölü, eskisi kadar kuş popülasyonu barındırmıyor”
Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İskender Gülle ise şöyle konuştu:
“2000'li yılların başında Burdur Gölü'nde bir çalışmamız vardı. O zaman Burdur Gölü'nde 100 binin üzerinde su kuşu vardı. Zaten o dönemlerin kış ortası su kuşu sayımlarına bakıldığı zaman toplam kuş popülasyonunun 100 binin üzerinde olduğunu görüyoruz. Şu anda artık bu sayı binlerle ifade ediliyor, 10 bini bile bulmuyor. Böyle olunca ortada yanlış giden bir şeyler olduğunu, ters giden bir şeylerin olduğunu görüyoruz. Etrafta gördüğümüz canlılar aslında bulunduğumuz bölgedeki ekosistemin bir göstergesidir. Bunlar kuş olur, kelebek olur, arı olur, eğer su içerisinde ise balık olur, bitki olur. Demek ki Burdur Gölü’nde artık bir şeyler normal gitmiyor ya da olumsuz, ters giden bir şeyler var. Bunu önce kuşlar hissediyor ve eskisi kadar kuş popülasyonu barındırmıyor Burdur Gölü. Bunun birkaç nedeni olabilir; birincisi eskiden kışlar sert geçtiği için çevredeki tatlı su gölleri donardı ama Burdur Gölü tuzlu olduğu için donmazdı. O nedenle kış ayları Burdur Gölü daha cazip hale geliyordu diğer göllere göre. Onun için belki kuş türünü fazla sayıyorduk. Tabii eskiden bir de göl seviyesi sürekli daha stabil olduğu için canlılar açısından daha cazip ortamlar sunuyordu. Akarsular göle besin taşıyordu, tatlı su girişleri canlı sayısında bir artış sağlıyordu. Şu anda giderek küçülen, çekilen, kıyıları her yıl değişen bir göl ve ekosistem ile karşı karşıyayız. Bunun sonucunda da başta kuş popülasyonu olmak üzere önemli değişimleri görüyoruz. Buradan insanoğlu olarak dersler çıkarmamız gerekiyor. Kötü anlamda değişen bir çevrede bizler sağlıklı, huzurlu bir gelecek bulamayız. Bir an önce iklim değişikliğine uyum çerçevesi kapsamında artık bir şeyler yapmanın vaktinin geldiğinin ve geçiyor olduğunu görebilmemiz gerekiyor.”