Aras ve Turan’ın yurt dışı çıkış yasağı kaldırıldı

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras ile TÜSİAD Başkanı Orhan Turan’ın bugün hakim karşısına çıktı. Aras savunmasında "Hukuka ve hukukun üstünlüğüne her zaman saygı duymuş, 70 yaşında bir bankacı olarak ilk defa mahkeme huzurunda bulunmaktayım. Böyle dayanıksız bir suçlama ile mahkeme huzurunda bulunmamdan ötürü dolayı üzgünüm" derken, Turan, “Doğal afetlere, kadın cinayetlerine, yangın ve iş cinayetlerindeki kazalara dikkat çektim ve ekonomiye verilen zararın altını çizdim. Konuşmamın birçok yerinde hukukun üstünlüğü ve kamu önünde tüm vatandaşların eşit muamele görmesini talep ettim" dedi. Mahkeme, Turan ve Aras’ın yurt dışı yasaklarının kaldırılmasına karar vererek, duruşmayı erteledi.

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras ile TÜSİAD Başkanı Orhan Turan’ın, 13 Şubat Perşembe günü Genel Kurul’da yaptıkları son dönemdeki gelişmeleri eleştiren konuşma nedeniyle Turan ve Aras hakkında “yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçundan ilk iddianame düzenlenmişti. Ardından zincirleme biçimde “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçundan ikinci bir iddianame hazırlandı. İddianamede, Turan ve Aras'ın adli para cezasına çarptırılması talep edildi. İkinci iddianame de bir önceki iddianamenin bulunduğu 28. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilerek birleştirildi.

Ömer Aras ve Orhan Turan'ın yargılandıkları davanın ilk duruşması bugün Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi'nde görüldü. Sanıklar ve avukatları duruşmada hazır bulundu. TÜSİAD yönetim kurulundan isimler,  çok sayıda iş insanının izleyici olarak katıldığı duruşma, sanık avukatlarının talebi üzerine saat 13:00’te başladı. Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada, ilk savunmayı Ömer Aras yaptı.

Ömer Aras'tan 7 sayfalık savunma: Böyle dayanıksız bir suçlama ile mahkeme huzurunda bulunmamdan ötürü dolayı üzgünüm

7 sayfalık savunma yapan Aras’ın böyle bir suçlama nedeniyle mahkeme huzurunda bulunmaktan üzüntü duyduğunu belirtti. Aras “Sayın Hakim, hukuka ve hukukun üstünlüğüne her zaman saygı duymuş, 70 yaşında bir bankacı olarak ilk defa mahkeme huzurunda bulunmaktayım. Böyle dayanıksız bir suçlama ile mahkeme huzurunda bulunmamdan ötürü dolayı üzgünüm.  Avukatlarım adliyede yoğun emek harcadı. Hukuka aykırı olarak polis vasıtasıyla ifade almak üzere adliyeye getirildim. Bu beni ve ailemi çok yıprattı. Suçlamanın temelsiz olması sebebiyle nasıl savunma yapacağımı şaşırmış durumdayım. Olay günü yapmış olduğum konuşma ile iddianameye konu ifadelerim birebirleriyle bağdaşmıyor... Tüm suçlamalarımın savunması iki kelimeden ibarettir. Bu iki kelime de ‘ifade özgürlüğü’dür. Ne yazık ki yaptığım araştırmalardan öğrendiğim kadarıyla emsaline az rastlanacak şekilde ilki 22, ikincisi 20, toplamda 42 sayfalık iki iddianame hazırlandı." dedi.

"Ekonomi rakamlardan ibaret değildir. Rakamların nasıl oluştuğu rakamlardan değerlidir"

Savunmasına TÜSİAD’dan bahsederek başlayan Aras, yargılamaya konu edilen konuşmayı başkan sıfatıyla yaptığını belirtti. Aras,“Yılda üç kez konuşma hakkım bulunmaktadır. Konuşma içeriği tüzüğün amacı doğrultusunda yapılmaktadır. 2024 yılından beri istişare konser başkanıyım. Özü itibariyle yargılamaya konu edilen konuşmam olağan faaliyetler içerisindedir. 13 Şubat 2025 tarihindeki konuşmamda teknolojik verimliliğin arttırılması, enflasyon ile mücadele, ihracata dayalı büyüme, Avrupa Birliği ile gümrük birliğinin ilerlemesi, kadın iş gücü ve girişimcilik gibi ekonominin iyileşmesi ile doğrudan bağlantılı olan konulara değindim. Konuşmanın amacı toplumsal olaylara değinmektir. Ekonomi de rakamlardan ibaret değildir. Rakamların nasıl oluştuğu rakamlardan değerlidir.” ifadelerini kullandı.

Aras savunmasına şöyle devam etti:

"İddianamelerde konuşmamın bir kısım cümlelerinin önü ve arkası kesilmiş ve suç oluşturduğu iddia edilmiştir"

“Ekonomi alanında yapmış olduğum konuşma hukuk ve politikadan ayrı düşünülemez. Konuşmamın ve savunmamın da bu gözle değerlendirilmesi talebimdir. İddianamelerde de konuşmamın bir kısım cümlelerinin önü ve arkası kesilmiş ve suç oluşturduğu iddia edilmiştir. Konuşmamda Bolu yangını, 6 Şubat depremi, Erzurum ve Soma’da gerçekleşen maden kazalarına değindim. Bu olayların toplumda travmatik etki yarattığı gibi ekonomiye de etkisi herkesin malumudur. Konuşmamda ise bu olaylara somutlama amacıyla değindim. Anlatılmak istenen olaylar adli süreç bazında değildir. Konuşmamın amacı, bu olayların ekonomiye olan etkisidir. Ülkemiz düzenlemeleri zayıf olan bir ülke değil. Kurallarımız pek çok alanda dünya standartlarına uygun hatta ortalamanın üzerindedir.

Ne yazık ki kuralların uygulanmasında eksiklikler vardır. Bu eksiklik iki yönlüdür. Bir ucunda özel sektör bir ucunda denetim makamları vardır. Maliyeti güvenin önüne koyan iş sahipleri hak etmediği koltuğa oturan özel sektör yöneticileri üzerine düşeni yapmazken, onları denetlemesi gereken makamlar da görevlerini eksik yapmaktadır. Zira bir otele gittiğinizde, ev kiraladığınızda, bir restoran gittiğimizde buraların standartlara uygun inşa edildiğine güvenirsiniz. Bilirsiniz ki sorunlu makamlar gerekli denetimleri yapmıştır. Buradaki güven, işletmeciye değil hukuk ve hukukun uygulanış biçimine duyulan güvendir. Önlem ve denetimin yeterince sağlanamadığı durumlarda güven azalır. Bu durumlarda ticari hareketlilik azalır. Bunların hepsi yeterli denetim yapılmaması ile meydana gelir. Konuşmamda da bu hususlara değindim. Özel sektör ve kamuda kim görevini yerine getirmediyse adli ve idari olarak gerekli işlemlerin yapılmasını istemek doğaldır. Hesap sorulabilirlik hususları hukuk devleti olmanın gereğidir. Konuşmamda özel sektör hem de denetim makamlarını muhatap alarak, ihmallerin toplumsal morali bozduğunu belirtim. Bahsettiğim olaylar nedeniyle milli yas dahi ilan edildi. Her iki iddianamede olaylara olgu olarak değindim. Herhangi bir yorum yapmadım. İsim kullanmamam da bunun açık göstergesidir.”

Ayrıca Ömer Aras, yargılamaya konu olan konuşmasının bir kısmını da tekrarlayarak savunmasını bitirdi.

"Toplum ve devlete karşı olan borcumu geri ödemeye çalışıyorum"

Aras’ın ardından üç sayfalık savunma yapan Orhan Turan şunları söyledi:

“65 yaşında bir insan olarak mahkemede bulunduğum için büyük bir üzüntü duyduğumu belirtmek isterim. Hem iş hem de sivil toplum hayatında ülkeme faydalı olmaya gayret ettim. Eğitimimi de devlet okullarından aldım. Ülkeme olan katkım ekonomik alandadır. Bunun son üç yılı da ihracat lideri olacak şekilde yüzde 100 Türk sermayeli, ülkenin sektöründe en büyük şirketini oluşturacak şekildedir. Daha önce başka bir vesile ile şu cümleleri sarf etmiştim, ‘Eğitim hayatım boyunca devlet okullarında okudum. Toplum ve devlet beni buraya getirdiyse ben de toplum ve devlete karşı olan borcumu geri ödemeye çalışıyorum.’  İşte tamamen bu duygu ve düşüncelerle birçok görevde bulundum. Hakkımızda yurt dışı çıkış yasağımız olduğu için hem hükumet hem de farklı kamu kuruşlarının yetkilileri ile yurt içinde ve yurt dışında önemli toplantılar gerçekleştirmekte, dernek adına görüş ve önerilerimizi sunmaktayız. Hiçbir şekilde gerçeğe aykırı bilgi vermedim. Kamuoyunun bildiği bazı hususları objektif biçimde sıraladım ve ülkemiz ekonomisine olan etkilerini açıklamaya çalıştım.”

"Önemle vurguluyorum ki ben gerçeğe aykırı bilgi vermedim"

“Doğal afetlere, kadın cinayetlerine, yangın ve iş cinayetlerindeki kazalara dikkat çektim ve ekonomiye verilen zararın altını çizdim. Konuşmamın birçok yerinde hukukun üstünlüğü ve kamu önünde tüm vatandaşların eşit muamele görmesini talep ettim. Ekonomik refahı hedefleyen ve Türkiye’nin önde gelen iş insanlarının oluşturduğu bir sivil toplum örgütünün genel kurulunda bu ifadelerin kullanılması doğaldır. Yaptığım konuşmanın içeriği değerlendirildiğinde iddianameye konu suçları oluşturan eylemleri gerçekleştirmediğim de açıkça ortadadır. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı ve bir iş insanı olarak derneğin tüzüğünde belirtilen amaçlara uygun biçimde hareket ettim. Buna rağmen kendimi hizmet etmeye amaç edindiğim halkımıza korku endişe ve panik yaratmak amacıyla gerçeğe aykırı bilgi vermekle suçlanmam, benim için büyük bir üzüntü sebebidir. Önemle vurguluyorum ki ben gerçeğe aykırı bilgi vermedim. Halkımızı yanıltıcı hiçbir açıklamada bulunmadım. Yargılamayı etkileyebilecek bir eylemde bulunmadım. Tüm bu nedenlerle TÜSİAD Başkanı olarak yurt dışı yasağımın kaldırılmasını talep ederim. Önümüzdeki günlerde işim nedeniyle 11 seyahatim bulunmaktadır.”

Sanıklara savunma için süre verildi

Savunmalarının ardından avukatlar söz aldı. Daha sonra esasa ilişkin mütalaa için 10 dakika ara verildi. Savcılık, sanıkların zincirleme şekilde “yanıltıcı bilgiyi alenen yayma”, “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçlarından ayrı ayrı cezalandırılmalarını talep etti. Mütalaanın ardından sanık avukatları yazılı ve sözlü savunmalarını hazırlamak üzere süre istedi.

Mahkeme, sanıkların yurt dışı şeklindeki adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasına karar verdi. Sanık avukatlarının talepleri doğrultusunda savunma yapmak ve esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanda bulunmak üzere bir sonraki duruşmaya kadar süre verildi. Ayrıca mahkeme, savunmaları alındığı için sanıkların duruşmalara katılmasına gerek olmadığına karar verdi. Duruşma, ileri bir tarihe ertelendi.