10145,48%-1,27
39,98% 0,30
47,02% 0,11
4255,16% -0,44
6806,93% 0,00
Buluşmada “Hükümet istifa”, “Gün gelecek hesap dönecek, AKP halka hesap verecek”, “Hak, hukuk, adalet”, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Diplomasız Erdoğan”, “Torosların evladı Muhittin Böcek”, “Türkiye laiktir, laik kalacak” sloganları atıldı.
Sözlerine Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehit olan 5 askere Allah'tan rahmet, ailelerine ve ülkeye başsağlığı dileyerek başlayan Ali Mahir Başarır, şöyle konuştu:
“Seçimle gelen ‘tek adam’ demokrasinin tüm kural ve kuramlarını bir kenara itti”
“Çok değil 14 ay önce ilçelerde, mahallelerde beraberce seçim çalışmaları yaptık. Çok çalıştık. Bir hedefimiz vardı. Tarihte ilk kez Antalya’yı iki kez üst üste kazanmak istiyorduk. Hep beraber başardık, hep beraber. Bu birilerini rahatsız etti, kabullenemedi. Halkın iradesine rağmen Antalya'yla uğraşmayı kafasına koydu. Bugün çok zor bir dönemdeyiz. Demokrasimiz, irademiz, adaletimiz, hukukumuz tehdit altında. Seçimle gelen ‘tek adam’ demokrasinin tüm kural ve kuramlarını bir kenara itti. Bugün 30 milyon yurttaşımızın oyu, iradesi cezaevinde. İstanbul, Antalya, Adıyaman, Adana, ilçe belediyelerimiz, İzmir eski Belediye Başkanımız… Oysa Recep Tayyip Erdoğan, sen de seçimle geldin, Muhittin Böcek de seçimle geldi. Aranızdaki tek fark sen sarayda yaşıyorsun, o evinde yaşıyor. Senin tek farkın, devleti ele geçirdin. Devleti parti devleti yaptın. Yargıyı ele geçirdin. Ve o gücünü kullanarak sandıkta bükemediğin bilekleri büktüğünü sanıyorsun ama yanılıyorsun, sen kaybettin. Sen kaybettin ve kaybedeceksin.
“Onun elinde atadığı bir avuç seçilmiş yargıç, savcı olabilir. Bizim arkamızda halk var”
Sadece belediye başkanlarımız değil, salı günü Halk TV ve Sözcü TV 10 gün karartılıyor. Gençler tutuklanıyor. Daha dün Antalya’da, ODTÜ’de okuyan bir kardeşimiz, ‘tweet’ attığı için tutuklandı. Ülke bu halde, ülkeyi bu hale getirdin. Ama onun elinde atadığı bir avuç seçilmiş yargıç, savcı olabilir. Bizim arkamızda halk var, halk.
“Ey Recep Tayyip Erdoğan! Sen kimi ne ile suçladığının farkında değilsin”
Çok kıymetli dostum Sayın Muhittin Böcek şu anda bizi seyrediyor, sizinle gurur duyuyor. ‘Yolsuzluk yaptı’ dediği Muhittin Böcek, Mustafa Muhittin Böcek Anadolu Lisesi’ni kendi malvarlığından yaptırdı. Bugün Antalya'nın en başarılı okulu, ey Recep Tayyip Erdoğan! Bugün Antalya’da 4 bin 400 öğrenciye burs veriliyor ey Recep Tayyip Erdoğan! Bugün Antalya'da konut projeleri yerine getiriliyor. Daha geçenlerde hep beraber açtık, halka teslim ettik ey Recep Tayyip Erdoğan! Sen kimi ne ile suçladığının farkında değilsin.
“Muhittin Böcek’i çevrendeki müteahhitlere benzetme”
O, Torosların evladı, o Yörük çocuğu… Onu çevrendeki müteahhitlere benzetme. Biz namuslu insanlarız. Maalesef ki sen 23 yıldır bu ülkeyi yönetiyorsun. Kötüsüyle daha kötüsüyle, daha kötüsüyle yönetiyorsun. Ama bugün suçlayıp cezaevine attığın Muhittin Böcek, 31 yıldır seçiliyor. Yani senden daha fazla seçilmiş. Senden daha fazla güvenoyu almış. Ve sen bu halka rağmen onu tutukluyorsun.
“Biz geliyoruz, ilk seçimde kazanacağız”
Büyükşehir Belediye Başkanlarımızın suçu ne? Sayın Ekrem İmamoğlu dört defa Recep Tayyip Erdoğan’ı İstanbul’da tuş etti. Sayın Zeydan Karalar, Adana’da iki kez üst üste kazandı. ‘Adana gibi Başkan’ dediler ona, suçu bu. Adıyaman Belediye Başkanımız Abdurrahman Bey, ‘Adıyaman’ın bütçesi halkındır. Menzil tarikatı çık buradan’ dedi. Suçu bu. Muhittin Böcek’in suçu ne? Çalmadı, çaldırmadı. Halkın parasını halka verdi ve Cumhuriyet tarihinden bu yana iki kez kazandı. Bizim suçumuz bu. Ey Recep Tayyip Erdoğan, eğer bu suçsa biz bu suçu işlemeye devam edeceğiz. Biz geliyoruz, ilk seçimde kazanacağız, kazanacağız, kazanacağız.”
“Recep Tayyip Erdoğan senin suçun halkın bankasından 52 milyon dolarının çalınmasına göz yummak ve iştirak etmek”
Bizim suçumuz kazanmak. Yüzümüzü halka dönmek. Metrolar yapmak, kent mutfakları açmak, çocuk sütü dağıtmak, okul yardımında bulunmak, burs vermek, halk ekmeği açmak, tarım yardımında bulunmak. Vermek, vermek vermek. Bizim suçumuz bu. Bir de Recep Tayyip Erdoğan suçlarına bakalım mı? Daha geçen hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde KİT Komisyonu’nda bir şey öğrendik. Vahit Kiler geçen dönem AK Parti milletvekili, 100 milyon dolar Halk Bankası’ndan kredi çeker. Tabii ki bu krediyi ödemez. Ödemeyince Halk Bankası’na gider, ‘Benim binam var bunu borcuma karşılık vereyim’ der. Çürük binayı Halk Bankası da alır, borcu da kapatır. 100 milyon dolar. Aradan bir yıl iki yıl geçer. Halk Bankası der ki ‘Ben bu binayı satamıyorum.’ Bu sefer Vahit Kiler der ki ‘Bana geri verin.’ Halk Bankası ‘Tamam’ der. Ne kadara? ‘48 milyon dolara alırım.’ Ve Halk Bankası 48 milyon dolara binasını geri verir. Recep Tayyip Erdoğan senin suçun ne biliyor musun? Halkın bankasından 52 milyon dolarının çalınmasına göz yummak ve iştirak etmek. Tayyip Bey’in suçu ne biliyor musunuz? Ankara eski Belediye Başkanı Melih Gökçek. Nasıl bir bela, nasıl bir bela? Belediyenin lojmanına çöküyor, çörekleniyor. Sonra o kadar çok o lojmanı beğeniyor ki koltuklarını, mobilyalarını, her şeyini aldırıyor, arkadaşına satıyor. Daha yeni mahkeme kararıyla yıllarca oturup çaldığı binayı Ankara Belediyesi’ne iade etti. Şimdi Recep Tayyip Erdoğan, senin suçun ne biliyor musun? Melih Gökçek ile aynı yolda yürümek, hırsızlıklarına göz yummak.
Muhittin Böcek bir apartman dairesinde oturuyor. Gökçek ailesinin şu anda oturduğu ev 600 milyon. Bunun hesabını sormamak senin suçun, Recep Tayyip Erdoğan. Şimdi bugüne kadar tutuklanan belediye başkanlarımız için 86 milyona Antalya'dan sesleniyoruz, bu saydıklarımdan bir tane dosyalarında delil, emare var mı? Asla yok, asla yok. Ama hırsızlar dışarıda cirit atarken namuslu belediye başkanlarını cezaevine atıyorlar. Bunu affetmeyeceğiz.
“Bu bir hukuk düzeni değil, bu bir mafya düzeni”
Şimdi yeni bir moda çıkmış. İş adamlarını topluyorlar, cezaevine atıyorlar. 15 gün sonra savcı çağırıyor. ‘Ekrem İmamoğlu'nu, Muhittin Böcek’i, Zeydan Karalar’ı suçlarsan seni salacağım’ diyor. ‘Yoksa burada çürürsün’ diyor. Ve bu adamlar da gidiyor itirafçı oluyor ve iftira atıyor. Şimdi Sayın Recep Tayyip Erdoğan, senin korkutarak, tehditle bu yaptığın itirafçılar, yarın senin hakkında özgür iradeleriyle itirafçı olursa sokağa çıkamazsın sokağa. Sokağa çıkamazsın. Al insanları koy zindana ‘Burada öleceksin, burada çürüyeceksin’ diye tehdit et, tertemiz insanları lekelettir, hazırlattığın ifadeyi imzalattır tahliye et. Bu mafya düzeni. Bu bir hukuk düzeni değil, bu bir mafya düzeni.
“Ona en ufak bir şey olursa sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan ve bu Adalet Bakanı’dır”
Geliyorum önemli bir konuya. Bakın çok kıymetli Muhittin Böcek pandemi döneminde 108 gün entübe edildi. Ölümle yaşam arasında gitti geldi. O gün de hastane önünde toplandınız, dualar ettiniz. Allah onu Antalya'ya bağışladı, sizlere bağışladı. Ama şimdi ciddi tedavi görmesine rağmen, dönem dönem solunum sıkıntısı yaşamasına rağmen, bunu mahkemeye söylememize rağmen onu cezaevine attılar. Ona en ufak bir şey olursa sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan ve bu Adalet Bakanı’dır. İnsan hayatından değerli hiçbir şey yok.
“Onlarda vatan sevgisi vardı, millet sevgisi vardı”
Ülkemizde bizler demokratlar zor bir sınav veriyoruz. 102 yıldır çok iktidar gelip geçti. Bülent Ecevit geldi, Süleyman Demirel geldi. Necmettin Erbakan geldi, Turgut Özal geldi. Hiçbiri yargıyı ele geçirerek birbirine pusu kurma alçaklığını denemedi. Hepsinin dönem dönem hataları olmuştur. Dönem dönem kızdığınız, alkışladığınız olmuştur bu insanları. Ama hiç böyle bir dönemi yaşamadık. Ve düşündüm, neydi farkları? Solcunun da sağcının da muhafazakarın da. Erbakan’ın da Ecevit’in de Demirel’in de bundan farkı neydi? Bundan farkı neydi biliyor musunuz? Onlarda vatan sevgisi vardı, vatan. Millet sevgisi vardı. Demokrasiye inanıyordu, halka inanıyordu, millete inanıyordu. Rakiplerine alçakça pusu kurmuyordu.
“Bize diyor ki ‘Ankara'da olacaksınız.’ Sen o talimatı Bilal’e ver, bana veremezsin”
Zor bir dönemdeyiz. Emeklimiz ekmek kuyruğunda, pazardan dökülenleri toplayıp evine götürüyor. Emeklimiz kiradaysa, sokakta. Evladının, kardeşinin evine sığınıyor. Onlara yaptıkları 2 bin lira maaşı marifetmiş gibi anlatıyor. Öğrencilerimiz İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de motor üstünde eğitimini tamamlıyor, motor motor. Çünkü kuryelik yapıyor okuyabilmek için… İşçilerimiz açlık sınırının altında, asgari ücretle çalışan işçilerin yüzde 60’ı icrada. Böyle bir dönemdeyiz. Aç Türkiye, vatandaşlarımız aç. Ama onlara umut veremeyen, ekmek veremeyen ve refah veremeyen Cumhurbaşkanı, yargı sopasıyla tehdit ederek, ‘Ben bu koltuktayım’ diyor. Biz bunun karşısında eğilir miyiz? Biz bundan korkar mıyız? Bir adım geri atar mıyız? Vallahi atmayız. Bize diyor ki ‘Ankara'da olacaksınız.’ Sen o talimatı Bilal’e ver, bana veremezsin. Benim Genel Başkanı’ma veremezsin, o talimatı Bilal’e ver. İstesen de istemesen de çatlasan da patlasan da Sayın Muhittin Böcek’i, arkadaşlarımı tutuklasan da burada 10 bin Muhittin Böcek var.
“Sen beni Sulh Ceza Mahkemesi hakemlerinin kararıyla mı korkutacaksın”
Belediye başkanlarımızın tutuklama gerekçelerinde ‘kaçma şüphesi’ yazıyor. Bugüne kadar kapısını çaldıklarından hangisi kaçmış? Hiçbiri… Biz 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan, işgal güçlerine karşı o kocaman ilk adımı atan, bırakın kaçmayı tüm emperyal düşmanları bu ülkeden kaçıran Mustafa Kemal Atatürk’ün evlatlarıyız. Kaçacakmışız… Biz kaçmayız, asla kaçmayız. Bizi, Milli Kurtuluş Mücadelesi başladığında bir İngiliz gemisine binip İngiltere'ye giden birileriyle karıştırma. Biz Mustafa Kemal'iz. O yüzden cesaretimiz her zamankinden fazla. Gücümüz her zamankinden fazla. Kararlıyız. Bu ülkeyi zalimlerden, hırsızlardan kurtaracağız. Bu cesurların yolu, kararlı siyasetçilerin ve seçmenin, halkın yolu. Bu vatanseverlerin yolu. Sen beni Sulh Ceza Mahkemesi hakemlerinin kararıyla mı korkutacaksın?
“Muhittin Böcek ile görüştüğümde ‘Halkım beni sahipsiz bırakmasın’ dedi”
Bu meydan boş kalmasın. Bugün çok kıymetli belediye başkanımız, evladınız Muhittin Böcek ile görüştüğümde ‘Hizmetler aksamasın’ dedi. ‘Halka dokunmaya devam etsinler arkadaşlarımız’ dedi. ‘Halkım beni sahipsiz bırakmasın’ dedi. ‘Yakında geleceğim’ dedi.
“Biz kazanacağız ve özgürlüğünüze kavuşacaksınız”
Evet, doğru söylüyor; Ekrem Bey Silivri'de, Muhittin Böcek Antalya’da, Zeydan Bey şu anda Vatan’da, Abdurrahman Tutdere ile birlikte ifade veriyor. Tunç Soyer İzmir’de. Ama rahat olun yoldaşlarım, içiniz rahat etsin. Halk burada, halk meydanlarda. Biz kazanacağız ve özgürlüğünüze kavuşacaksınız. Öğrenciler özgür olacak. Çiftçiler, emekliler, gazeteciler, televizyonlar özgür olacak. Yani bir millet özgür olacak.
“Kasımda sandık geliyor, kazanacağız”
Genel Başkan’ımıza, arkadaşlarımıza, milletvekillerimize, belediye başkanlarımıza, ilçe başkanlarımıza, il başkanımıza, kadın kollarına, gençlik kollarına, meclis üyelerine güvenin; arkamızda durun. Biz sizi önümüzde kattık, yürüyoruz. Az kaldı, biraz daha direnelim. Meydanları dolduralım, hep beraber yürüyelim. Kasımda sandık geliyor, kazanacağız. Muhittin Böcek’i sizlere emanet diyorum, sizleri Allah’a emanet ediyorum. Güçlüyüz kazanacağız; haklıyız kazanacağız.”
Başarır, konuşmasının sonunda, yurttaşlara “Alkışlayın, adaletsizliği alkışlayın, protesto edin” diye seslendi.