Tarih: 01.02.2025 20:38

Erdoğan: ''İzmir tarihinin en perişan devrini yaşıyor''

Facebook Twitter Linked-in

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, İzmir Halkapınar Kapalı Spor Salonu’nda düzenlenen partisinin İzmir 8. Olağan İl Kongresi’ne katıldı. Erdoğa,n özetle şöyle konuştu:

''Tek işi vatandaşa hizmet etmek ve şehri yaşanılır kılmak olanlar maalesef vatandaşa hizmetten başka her işi yapıyor. Yağmur çiselese İzmir’in su basıyor, umurlarında değil. Rüzgâr kımıldasa, İzmir yaşanmaz hâle geliyor. Altyapı deseniz zaten hiç mevcut değil ki üzerinde konuşasınız. Hülasaten bir zamanlar medeniyet sembolü İzmir, tarihinin en karanlık, en bakımsız, en perişan devrini yaşıyor.

Haklarını isteyen işçileri dinlemek yerine sokağa atarlar. İzmir Körfezi’nin kötü kokudan yanına yaklaşılmadığı hâlde kıllarını kıpırdatmazlar. Körfezin temizlenmesinin asli sorumlusu millete olan saygısından dolayı bu soruna çözüm arayan Bakanlığın toplantısına katılma lütfunda dahi bulunmazlar. Ülkenin en pahalı suyunu İzmirlilere içirirler. İlçelerine hizmet etmeleri için seçilen Başkanlar İstanbul’da siyasi ikbal peşinde koşarlar. Kötü yönetimden dolayı işçi maaşlarını ödeyemedikleri için temel hizmetler bile aksar. Kentsel dönüşüm projelerindeki dolandırıcılıkların arkasında kendi partililerinin sureti belirir. Eski ve yeni başkanların şehre zerre kadar faydası olmayan kişisel kavgaları ayyuka çıkar. Hakaret suçundan yargılanan edepsizleri önce protokole alıp başköşeye oturturlar, sonra özür dilerler. Velhasıl, karşımızda neresinden tutsanız elinizde kalan bir İzmir fotoğrafı var. CHP Genel Başkanı bile bu durumun farkına varmış olmalı ki İzmir’in temsilindeki sorunları ikrar etmek mecburiyetinde kaldı. Kendi görevlerini yapmaktan aciz yönetimlerin başarısızlıklarını Atatürkçülük maskesiyle, ilericilik örtüsüyle, çağdaşlık perdesiyle gizlemeye çalışması da ayrı bir hastalık. İzmir her alanda sürekli geriliyor. Ama bunlar ilericilik kisvesi altında yağma düzenlerini devam ettirmek için canhıraş bir şekilde uğraşıyorlar.

Bu kötü gidişat İzmir’in kaderi değildir. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak bu tabloyu değiştirmek boynumuzun borcudur. Tabii bunun için önce İzmir'deki vatandaşlarımızı siyasi tercihlerini ideolojik saiklerle değil, eser ve hizmet merkezli olarak yapmaya ikna etmemiz gerekiyor. Yıllar sonra bizzat işin sahiplerinin Atatürkçülüğü ve Kemalizmi Menderes’e karşı mücadele edebilmek için 'Biz icat ettik' dediği bir fanatizm, Menderes'in tüm kalbini adadığı şehir olan İzmir’i esir alamaz.

''Kent uzlaşısına'' eleştiri...

Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal, ‘Benim en büyük eserim Cumhuriyettir’ derken, bunların Cumhuriyetin gelişmesine, kalkınmasına zerre kadar katkıları olmadı. Tam tersine, kendilerine, affınıza sığınarak söylüyorum, kendilerine ‘Mustafa Kemal'in itleri’ diyenlerle birlikte belediyelerde soygun düzeni kurmayı ‘kent uzlaşısı’ adı altında meşrulaştırma çabasına girdiler. Kimi zaman seçim kazanmak, kimi zaman ceplerini doldurmak için yıllardır Gazi Mustafa Kemal’in mirasını yağmalamaktan bıkmadılar. Bir de utanmadan, arlanmadan, haya etmeden çıkıp bizim terörsüz Türkiye çabamızla kendi suç ortaklıklarını bir tutmaya kalkıyorlar. Muhalefeti alternatif vizyon ve program üretme sorumluluğu olmaktan çıkartıp, Türkiye ve Türk milletinin düşmanı kim varsa onların değirmenine su taşıma aracı hâline bunlar getirdi. Eski Genel Başkanları bu şehrin milletvekili oldu. Yeni Genel Başkanları güya kendisini İzmirli olarak görüyor. Peki, buradan size ve tüm İzmirlilere soruyorum: Topunun birden İzmir’e tırnak ucu kadar bir faydası, hizmeti dokundu mu? Var mı bu Genel Başkanlar şehrimize şunları şunları kazandırdı diye üç beş başlık sayabilecek birisi? Yok. Çünkü yapılan hiçbir şey yok. Belki geride hiçbir eser, hiçbir hizmet bırakmadılar. Ama her İzmir’e gelişlerinde yediler, içtiler, dağıldılar. Gazi’nin emaneti olan Cumhuriyet’e en büyük zararı, sorsanız Atatürkçülüğü ve Kemalizmi kimseye bırakmayan işte bu mirasyedi tayfa vermektedir. CHP’yi ve ona oy verenleri bu proje ürünü istismar siyasetinden kurtarmak İzmir’in kurtuluşunu ülkenin istiklali ile bir tutan ecdada da Gazi’nin hatırasına da demokrasimize de yapılacak en büyük hizmet olacaktır.

“Türkiye olarak kendimizi hiçbir meselenin dışında tutmamız mümkün değil”

Geçmişte Türkiye dünya yönetim sisteminin yeniden kurulduğu kritik dönemlerde karar vericilerin vizyonsuzluğu sebebiyle maalesef hakkı olan yerlere gelememiştir. Bilhassa İkinci Dünya Savaşı sonrası ve 1970’li, 1990’lı yıllarda bu üzüntü verici hakikati tekrar tekrar yaşadık. Ama artık hem altyapısı hem yönetim anlayışıyla eski Türkiye yok. Bugünkü kalkınma seviyemizi, bölgesel gücümüzü, küresel etki alanımızı geçmişle mukayese etmeye kalkmak bile ülkemize yapılacak en büyük haksızlık olur. Yalan yanlış sosyal medya üfürükleriyle eskiyi yüceltmeye çalışan güruhun amacı umutsuzluğu körüklemektir. Merhum Cemil Meriç, ‘Vatanlarını yaşanmaz bulanlar, vatanlarını yaşanmaz kılanlardır’ diyor. Velhasıl, bunlar kâğıt üzerinde kökenleri ve inançları ne olursa olsun, ülkelerini hiçbir zaman vatan olarak içselleştirmemiş, kalpleri ve gözleri hep dışarıda olan mankurtlardır.

''Enflasyonla mücadelemizin somut sonuçları yıl sonuna doğru daha iyi görülecek''

Emperyalistlerin sinsi ve aşağılık oyunlarında rol almayı ülkelerine hizmet etmeye yeğleyenlerden Türkiye’ye hayır gelmez. Halbuki bizim inancımızda umutsuzluk neredeyse küfre eşdeğer görülür. Üstelik bizim umutlu olmak için çok sebebimiz var. Her ne kadar son yıllarda yaşanan ekonomik sıkıntılar, bilhassa sabit ve dar gelirli vatandaşlarımızın canını sıkıyor olsa da emin olunuz bu geçici bir dönemdir. İnşallah enflasyonla mücadelemizin somut sonuçları bu yıl sonuna doğru daha iyi görülecektir. Makroekonomik verilerimiz zaten gayet olumlu seyrediyor. Ekonomik programımız hedeflerimize ulaştıkça sabit ve dar gelirli vatandaşlarımızdan başlayarak herkesin refah seviyesini daha da yükseltecek adımları sıklaştıracağız.

Elbette önümüzde yapmamız gereken çok iş, çözmemiz gereken çok sorun, aşmamız gereken çok engel var. Dünyanın en kadim coğrafyasının en gözde yerine sahip olup da dikensiz gül bahçesi misali bir hayat tasavvur etmek gerçekçi değildir. Tarihin her döneminde olduğu gibi bugün de hemen her ülkenin gönlünde bu topraklara sahip olma isteğinin yattığından hiç şüpheniz olmasın.''


 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —