9659,48%0,49
37,90% 0,05
41,06% 0,14
3766,88% 0,98
6070,97% 1,51
Erdoğan, partisinin TBMM Grup Goplantısında İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasında esas olan bilgi ve belgeleri getirenlerin CHP’li olduğunu söyledi. Erdoğan'ın konuşması şöyle:
''Heybedeki büyük turplar ortaya saçıldığında bırakın milleti kendi yakınlarının suratlarına bakacak yüzleri dahi kalmayacak. Adaleti dilinden düşürmeyen CHP yönetimi, iddiaları aydınlatmak yerine ucuz siyasete yönelmeyi tercih etti. Yargının iddialarının hiçbirine cevap veremeyen CHP yönetimi çatışarak skandalı örtbas etme çabasına girişti. Dikkat edin çalana değil, yakalayana kızıyorlar. Görevini yapanları değil, yolsuzluğa bulaşanları savunuyorlar. Belediye başkanlarının kurduğu haraç ve rüşvet düzeninin bedelini sokaklara döktükleri seçmenlerine ödetmeye kalkıyorlar. İşbirliği yaptıkları marjinal örgütlerin yol açtığı rezaletleri sahiplenerek girdikleri tehlikeli yolun iyice içinden çıkılmaz hale getiriyorlar. Daha da ötesi bütün bunların faturasını bize, şahsıımıza, hükümetimize ve partimizi keserek gerçekleri tersyüz etmeye çalışıyorlar. Şu gerçeği tüm milletimin bilmesini ve anlamasını istiyorum. Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasını esas olan bilgi ve belgeleri getirenler CHP’lilerin bizzat kendileridir.
Yolsuzluğu yapan, rüşvet alan, paraşüte diploma sahibi olup yüz binlerce gencin hakkını yiyenler CHP’li, bu paraların bir kısmını siyasi ajandalar için kullanan, bir kısmını da kurdukları suç örgütü üzerinden şirketlerine aktaranlar, onlar da CHP’li. Soruşturma başlayınca hem emniyette hem savcılıkta itirafcılık sırasına girenler CHP’li. Soruşturma derinleştikçe savcılığa yeni belge ve bilgiyi aldıranlar CHP’li. Suç örgütünün medyada ve sosyal medyada kullandığı tetikçilerden, trol ordularından yorulan, bıkanlar CHP’li. 'Kurultayda şaibe var' diyerek mahkemeye şikayette bulunanlar yine CHP’li. Dönen dolapları, alınan rüşvetleri, yapılan hırsızlıkları ekran ekran dolaşıp anlatanlar CHP’li ama suçlu AK Parti. Biz böyle bir iç hesaplaşmanın neresinde olabiliriz? Sizin paylaşım kavganız sebebiyle başlayan yargı sürecini niye bize mal ediyorsunuz? Partiniz içindeki ihbarcılık yarışına niçin bizi karıştırıyorsun?
''Yürütmenin başı olarak elbette her kurumun işini en iyi şekilde yapmasını gözetiyoruz''
Herkes gibi biz de güvenlik güçlerimizin ve yargının görevini yapmasını ve yürütülen soruşturmanın neticelenmesini, mahkemeler tarafından suçlu bulunanların cezalandırılmasını bekliyoruz. Yürütmenin başı olarak elbette her kurumun işini en iyi şekilde yapmasını gözetiyoruz. Cumhur'un Reisi olarak tabii ki vatandaşımızın hakkını, hukukunu, evladının boğazından kısarak verdiği kaynakların üç beş haydut tarafından gasp edilmemesi için her türlü adımın atılmasını sağlıyoruz. Fakat bunları yaparken anayasanın bize verdiği yetki, görev ve sorumluluk dışına asla çıkmıyoruz. Başta muvazeneyi iyice yitiren CHP Genel Başkanı olmak üzere CHP yönetimine şunu hatırlatıyorum: Seviyeyi ne kadar düşürürseniz düşürün boşuna. Macun bir defa tüpten çıkmıştır. CHP’deki iç savaş sebebiyle de olsa yolsuzluk çarkınız deşifre olmuştur. Pisliklerin üzerini örtemezsiniz. Dolayısıyla sağa sola çamur atmayı bırakın. Partiniz içindeki bilek güreşinde bizden destek alma hinliğini terk edin. Ağzı bozuk müptezellerle sokakları terörize etmekten artık vazgeçin. Şayet kendinize zerre kadar saygınız varsa biraz dürüst olun, şeffaf olun. Sadece koltuklarınızı borçlu olduğunuz para babalarına değil, millete karşı sorumluluklarınızın olduğunu unutmayın.
Hem belediyelere çöreklenmiş suç örgütünün mensupları hem de CHP yönetimi bile bile millete yalan söylüyor. Gerçekleri bile bile milletin karşısında rol yapıyor, tiyatro yapıyorlar. Ne bu millet ne de bu devlet ne de bu yargı böyle bir kepazelikliğin üstünün kapatılmasına asla izin vermeyecektir. Bizim söylediklerimizi siyasi saiklerle dikkate almıyorlar diyelim. Tam da yaşanan son hadiseleri anlatan CHP’nin merhum Genel Başkanlarından Deniz Baykal’ın 2005 yılındaki olağanüstü kongre konuşmasındaki tespitlerine herhalde bir itirazları olmaz. Ne diyor merhum Baykal, 'Siyasette dürüstlük' diyor, 'Önce ahlak, helal haram korkusu' diyor. 'Kanuna karşı çıkacaksın, ahlaka karşı çıkacaksın hakka karşı çıkacaksın, yetimin hakkına karşı çıkacaksın her babayiğidin harcı mı bu?' diyor. 'CHP’de bir daha İSKİ benzeri skandallar olmayacak. Yolsuzluklara karşı mücadelenin savcısı da olurum, polisi de olurum. Gürültüyle gerçekleri bastıramazsınız' diyor. 'Bu kadar çamura bulaşmış bir belediye başkanını taşımak mümkün değildir' diyor. Sen o paranla kime ayarlarsın bilmiyorum ama CHP’yi ayarlayamazsın. Yüksek Disiplin Kurulu üyemize içi para dolu rüşvet çantası gönderdiler' diyor. Velhasıl diyor da diyor... Kime diyor? Bir kısmı hala partide siyaset yapan CHP'lilere diyor.
''Sen nasıl olur da bakanımı şikayet etmeye kalkarsın''
Türkiye’nin ana muhalefet partisinin içine düştüğü bu içler açısı hal, bizi hem üzüyor, hem öfkelendiriyor. Hale bakın, kalkıyor tüm medya gruplarını tek tek isim vererek şikayet ediyor. Bizi dünyaya şikayet ediyor. Benim Hazine ve Maliye Bakanımı aynı şekilde şikayet ediyor. Sen kimsin? Her şeyden önce senin gramın ne? Sen nasıl olur da bakanımı şikayet etmeye kalkarsın? Hepsinden öte bu marjinal grupları Şehzadebaşı’na toparlayıp orada Şehzadebaşı Camisi’nin yanındaki kabristanı adeta yerlebir ediyorlar. Ey Özgür Özel, herhalde senin de bir gün kabrini bu şekilde hazırlayacaklar ve senin de kabrini birileri gelip ya kazar ya yıkar. Bu nasıl iştir? Bu kabristanları yıkmanın kime ne faydası var? Bunu hangi hakla nasıl yapıyorsunuz? Hepsi tarih, hepsi eser olarak muhteşem eserler. Bu eserleri ne yazık ki bu ahlaksızlar, bu edep yoksunu namussuzlar orada gelip yıkıyorlar.
''Gezi olaylarında, çapulculara 'çiçek çocuklar' diyerek sahip çıkan, siz değil miydiniz?''
Türkiye’nin ana muhalefet partisinin marjinal sol örgütlerin, millete hakaret eden ağzı bozuk tiplerin, belediyeleri soyup soğana çeviren haramilerin oyuncağı haline gelmesi, bizi gerçekten rahatsız ediyor. CHP’nin genel başkanının polise taş atan, molotof atan, baltayla saldıran, ecdat yadigarı camilerimize hürmetsizlik eden soysuzlara kol kanat germesi, milletimiz gibi bizi de rencide ediyor. Şimdi çıkmışlar, pazartesi akşamı İstanbul’da yaşanan alçaklıkla ilgili nedamet cümleleri kuruyorlar. Laf cambazlıklarıyla, kelime oyunlarıyla, sosyal medyadan ahlakçılık yaparak, güya, küfürbazlarla aralarına mesafe koymaya çalışıyorlar.
Bu siyaset tüccarlarına bugün şunu sormak mecburiyetindeyim: İyi de, daha düne kadar millete küfür eden kişileri, protokolde baş köşeye oturtan, siz değil miydiniz? 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde ağzı bozuk tipleri kahramanlaştıran, siz değil miydiniz? Filistin’e destek mitingine katılan insanlarımıza saldıran, vandalları savunan, siz değil miydiniz? Gezi olaylarında, çapulculara 'çiçek çocuklar' diyerek sahip çıkan, siz değil miydiniz? Banka soyguncusu eşkıyaları yıllarca gençlere rol model olarak sunan, siz değil miydiniz? Mehmet Selim Kiraz savcımızın katillerini övenlere kucak açan, siz değil miydiniz? 85 milyonun karşısına çıkıp, yargı mensuplarımızı hem de evlatlarıyla, hem de ailesiyle tehdit eden, siz değil miydiniz? Cumhur İttifakı ortağımıza ve onun saygıdeğer genel başkanına dil uzatan, siz değil miydiniz? Milletin inancıyla, değerleriyle, kültürüyle kavgalı marjinal tipleri, partinizde karar mercilerine getiren, siz değil miydiniz? AK Parti'ye oy veren herkesin imha edilmesini söyleyebilecek kadar sefalet çukuruna batmış alçaklara akıl hocalığı yaptıran, siz değil misiniz?
''Koltuğunu borçlu olduğu vesayet odaklarının güdümünden çıkamamıştır''
Pazartesi akşamı yaşanan namussuzluğu zehirli dilinizle, siz hazırladınız. Millete hakaret edenlere, sırf AK Parti karşıtı, diye siz prim verdiniz. Siyasete nefret söylemlerini siz soktunuz. Bu milletin fertlerini yıllarca birbirine siz düşürdünüz. Bugün, güya rahatsız olduğunuz kötülüğü siz sıradanlaştırdınız. CHP yönetimi olarak, 'siyaset yapıyoruz' bahanesiyle, bu kötülüğü yıllarca siz meşrulaştırdınız, siz yaygınlaştırdınız. Şunu bir defa açık ve net söylemek durumundayım: Pazartesi akşamı meydana gelen soysuzluk, CHP yönetiminin, ısrarla ve inatla sürdürdüğü nefret siyasetinin bir sonucudur. Bundan kaçamazlar, bundan kendilerini ayrı tutamazlar. Yaşanan bu alçaklığın en büyük sebebi CHP yönetiminin tükenmişliğidir.
Sayın Özel, maalesef özgürleşememiştir. Koltuğunu borçlu olduğu vesayet odaklarının güdümünden çıkamamıştır. Özellikle son bir haftadır sarf ettiği sorumsuz söylemleriyle, oturduğu koltuğu halen dolduramadığını bir kez daha göstermiştir. Bugün söylediğini yarın inkâr eden, belediye başkalarından sürekli ayar yiyen, sürekli bir uçtan diğer uca savrulan iradesiz, aciz bir karakterle karşı karşıyayız. Biz, son bir ümitle, her gün iyiye gitmesini, kendisini biraz toparlamasını, kendisine biraz çeki düzen vermesini bekledikçe; Sayın Özel freni boşalmış kamyon gibi yokuş aşağı sürükleniyor. Aslında yumuşama veya normalleşme süreciyle biz işte buna çare olmaya, toksik muhalefet anlayışından siyaset kurumunu arındırmaya çalıştık. Açıkçası çabalarımızda da son derece samimiydik. Ancak, muvaffak olamadık. CHP seçmeni, pek çok konuda Bay Kemal’i mumla arar hale geldi. CHP gibi 100 yıllık bir partinin genel başkanının, kendini nasıl itibarsızlaştırdığını milletimizle birlikte biz de esefle takip ediyoruz.
''Sayın Özel’in ne tuttuğu yol, yoldur ne ağzından çıkan sözü, kulağı duymaktadır''
İsrail, 471 gün boyunca Filistinlilerin üzerine bomba yaydırırken, siyonist destekçisi kimi şirketler için "boykot" kelimesini telaffuz dahi etmediler. Soykırımcılara şirin gözükmek adına olmadık taklalar attılar. Hatta insanlarımızın hassasiyetleriyle utanmadan alay ettiler. Şimdi çıkmışlar, ülkenin yerli-milli markalarını boykottan bahsediyorlar. Hoş onu da, her zamanki gibi yine ellerine yüzlerine bulaştırıyorlar. Sayın Özel, CHP Genel Başkanı gibi değil, hırsları ve korkuları aklını esir almış bir siyasi müflis gibi davranmaktadır. Sayın Özel’in ne tuttuğu yol ne yoldur ne ağzından çıkan sözü, kulağı duymaktadır. Çıksın, cesareti varsa şu akıl ve vicdan tutulmasını millete izah etsin. Türkiye’yi uluslararası basına şikayet etmek, bir CHP geleneği midir? Ülkenizi yabancılara kötülemekten hiç mi utanmıyorsunuz? Allah aşkına, 'Türk ekonomisine zarar vereceğim' diyen bir ana muhalefet partisi lideri olur mu? Böyle bir siyasetçiden bıraktım ülkesini, milletini, kendi partisine hayır gelir mi? Böyle şuursuz cümleler kurabilen birinin, akılla, mantıkla hareket ettiğine kim inanır?
''Başı İstanbul’da olan 'ahtapotun' kollarının nerelere uzandığı yakında görülecektir''
Bu rüşvet ve yolsuzluk çarkının içinde kimlerin olduğu zamanla, şüphesiz, ortaya çıkacaktır. Başı İstanbul’da olan 'ahtapotun' kollarının nerelere uzandığı yakında görülecektir. İtiraflar geldikçe, yeni deliller bulundukça, soruşturmalar derinleştikçe, biz de bazı şeyleri daha net anlayacağız. İnanıyorum ki, o zaman mevcut yönetim tarafından CHP’nin nasıl tepe tepe kullanıldığını daha iyi kavrayacağız. Parayı verenin, CHP’yi ve mevcut yönetimi nasıl parmağında oynattığını, inşallah daha net görebileceğiz. Umarız bütün bunlar, CHP’de, bilhassa CHP’nin ülkesini ve milletini seven kadrolarında bir uyanışa, muhasebeye, özeleştiriye sebep olur. İnşallah bu süreç CHP’yi bir tefekküre, bir iç sorgulamaya yöneltir ve ardından Cumhuriyetimize yakışır bir dönüşüme vesile olur. Aksi takdirde CHP, Atatürk maskesiyle hırsızlık, çağdaşlık maskesiyle ahlaksızlık, modernlik maskesiyle değersizlik, siyaset maskesiyle millete düşmanlık, sivil toplum maskesiyle provokatörlük, gazetecilik maskesiyle borazanlık yapanların kalesi olduğu müddetçe hiçbir zaman bu ülkenin ve milletin partisi konumuna gelemez.
''CHP’yi aklı selime, sağduyuya, basiret ve ferasetle davranmaya davet ediyoruz''
Kendi iç kavgasını Türkiye’nin demokrasi sorunu gibi gösterme kurnazlığı, CHP’ye sokakta gürültü çıkartmak için belki yetebilir ama gerçek bir siyasi teşekkül vasfı asla vermez, veremez. Her ne kadar başındakilerin bu yaklaşımdan yoksun olduğunu bilsek de yine milletimize karşı saygımızın bir gereği olarak, CHP’yi aklıselime, sağduyuya, basiret ve ferasetle davranmaya davet ediyoruz. Bu vahim tablo karşısında biz galeyana gelmeyecek, kışkırtmalara kulak asmayacağız. 85 milyonun kardeşliğine halel gelmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz.
Sabrı kuşanacağız, feraseti rehber edineceğiz. Vakarı, tevazuyu, bizlere yakışan dik ve haysiyetli duruşu göğsümüzde bir şeref madalyası olarak her zaman gururla taşıyacağız. Muhalefetin bizi hapsetmek istediği sığ gündemlerin peşine asla ama asla takılmayacağız. CHP içindeki Bizans oyunlarının, kayıkçı kavgalarının tarafı olmayacağız. Hep söylediğim gibi biz işimize bakacağız. Milletimize layıkıyla hizmet etmeye bakacağız. Türkiye Yüzyılı'nı kardeşlik içinde inşa etmeye bakacağız. Terörsüz Türkiye hedefine bir an önce ulaşmaya bakacağız.''