Erdem, bütçenin halkın sağlık hizmetlerine değil, Kamu-Özel İşbirliği (KÖİ) projeleri ve özel şirketlerin çıkarlarına aktarıldığını belirterek, "Bu bütçe, Türkiye'nin sağlık sistemi için yetersiz bir bütçedir" dedi.
Sağlık Bakanlığı'nın 2026 bütçesinin 1 trilyon 475 milyar TL olduğunu ve merkezi yönetim bütçesindeki payının %7,8 olarak açıklandığını hatırlatan Erdem, bu artışın enflasyon karşısında eridiğini söyledi. TÜİK'in 12 aylık enflasyon ortalamasının %38 olduğunu belirten Erdem, bütçedeki gerçek artışın "yalnızca %5-6 seviyesinde kaldığını" ifade etti.
Bütçenin detaylarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan CHP'li Erdem, koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılan payın yalnızca %27,5 olduğunu, kişi başına düşen koruyucu sağlık harcamasının 2 bin 600 TL seviyesinde kaldığını vurgulayarak, "2 bin 600 lirayla aşı alınamıyor. Bu ülkenin vatandaşına tüm sağlık giderleri için ayrılan pay bu mudur Sayın Bakan?" ifadelerini kullandı.
Antalya Milletvekili Mustafa Erdem, gelişmiş ülkelerde sağlık bütçesinin %60'ının koruyucu sağlık hizmetlerine ayrıldığını anımsatarak Türkiye'de kaynakların büyük bir kısmının hâlâ tedaviye, özellikle de özel şirketlere aktarıldığını söyledi.
"Şehir hastaneleri bütçenin kara deliği"
Konuşmasında şehir hastaneleri modelini sert sözlerle eleştiren Mustafa Erdem, bu projelerin kamu kaynaklarını tükettiğini söyledi. Yalnızca 2026 yılında 18 şehir hastanesi için 136 milyar 148 milyon lira ödeme yapılacağını belirten Erdem, projelerin 25 yıl boyunca vatandaşı vergi yükü altına sokacağını dile getirdi.
Antalya Şehir Hastanesi'nin örnek teşkil ettiğini belirten Erdem, "1500 yataklı dev bir bina yapmak yerine Konyaaltı, Muratpaşa ve Kepez'e üç tane 500 yataklı hastane yapılsaydı çok daha verimli olurdu" dedi. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre en verimli hastanelerin 300–600 yatak aralığında olduğunu söyleyen Erdem, hastanenin ulaşım açısından yanlış bir noktaya inşa edilmesini de eleştirerek, "Vatandaş diyor ki: 'Şehir hastanesine gitmek için hasta olmaya gerek yok; yolda zaten hasta oluyoruz'" ifadelerini aktardı.
"MHRS çöktü, hekimler tükenmişlik içinde"
Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın bugün geldiği noktada sistemin tüm basamaklarının tıkandığını belirten Erdem, MHRS üzerinden randevu bulmanın mümkün olmadığını söyleyerek şunları dile getirdi:
"MHRS'de randevu bulunmuyor. Hastalar günlerce sıra bekliyor. Polikliniklerde izdiham var. Hekimler isyan noktasında. Yoğunluk nedeniyle acil servisler kilitlenmiş durumda. Ama siz ya şehir dışına hastane yapıyorsunuz, ya da merkezdeki hastaneyi kapatıyorsunuz."
Türk Tabipleri Birliği verilerine göre 2021'den bu yana 10 bin 800 hekimin yurt dışında çalışmak üzere başvurduğunu hatırlatan Erdem, bunun sağlık sistemindeki çöküşün göstergesi olduğunu belirtti. Ayrıca eczanelerde temel ilaçlara erişimde ciddi sıkıntılar yaşandığını ifade ederek hükümeti acil çözüm üretmeye çağırdı.
Antalya'daki hastaneler: "Kapatılanlar, bitmeyen projeler, yoğun bakım krizi"
Mustafa Erdem, konuşmasının önemli bölümünü Antalya'daki sağlık kurumlarının durumuna ayırdı. Atatürk Devlet Hastanesi'nin fiilen kapatıldığını ve polikliniklerin boşaltıldığını söyleyen Erdem, yeni hastane projesinin yıllardır hayata geçirilmediğini belirterek "Yeni hastane yapılana kadar Atatürk Devlet Hastanesi kapatılmamalıdır" dedi.
Bu kapatmanın yükünün Antalya Eğitim Araştırma Hastanesi'ne bindiğini söyleyen Erdem, kentte ciddi yoğun bakım yetersizliği bulunduğunu vurguladı: "Ölümün pençesinde olan hastalar yoğun bakım için sıra bekliyor. Bu ülkenin insanı bunu hak etmiyor. Önlem alın" dedi.
Manavgat Devlet Hastanesi projesinin yıllardır tamamlanmadığını da hatırlatan Erdem, "2021 yılında söz verilen Yeni Manavgat Devlet Hastanesi projesinin başlangıç tarihi 2023 yılı Şubattı. Hastane 2025 yılı ocak' ta da teslim edilecekti. Gecikme oldu ve 2025 yılı sonunda açılacak dendi. 2025 Sonundayız. Gelin birlikte gidelim, ortada bitirilebilecek bir hastane yok. Manavgatlılar soruyor Sayın bakan: Hastane ne zaman bitecek?" ifadelerini kullandı.
"Sağlıktan tasarruf olmaz"
Erdem, Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'nde klimaların tasarruf gerekçesiyle kapatıldığı iddialarını da gündeme getirerek, bu uygulamanın sağlık riski yarattığını söyledi ve Bakanı denetime çağırdı. Son olarak taşeron işçilerin kadroya alınması sürecinde Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görev yapan yemekhane çalışanlarının kapsam dışı bırakıldığını belirterek "Seslerini duymanızı talep ediyorlar" dedi.