İnsan, sözlük tanımı olarak, memelilerden, iki eli, iki ayağı bulunan, iki ayak üzerinde dik bir biçimde dolaşan, aklı ve düşünme yeteneği olan, dille, sözle anlaşan, en gelişmiş canlı sayılan yaratık anlamındadır. Bu tanımda üzerinde durmak istediğim önemli bir kısım var: aklı ve düşünme yeteneği olan, dille, sözle anlaşan, en gelişmiş canlı sayılan yaratık . Bu tanımı yapmak ve özelikle bu kısma vurgu yapmak istedim çünkü çağımız kendisinin bu sıfatla anıldığını bilen ama bu özellikleri taşımayan bireylerle dolu.
Kadir Şeker, yirmisinde daha hayatın ne demek olduğunu bile yeni öğrenmeye başladığı halde omuzlarına büyük bir yük olan bir genç. Bu genç için 15 Ekim 2020 tarihinde hayatının en güzel yıllarının, hayallerinin, umutlarının parmaklıklar arkasında geçeceği bir karara varıldı. Peki neden? Bir insana yardım etmek istediği için mi ya da kendini savunmak istediği için mi ? Nazım Hikmet'in o güzel sözlerini dile getirmek istiyorum: ...İnsanlar için ölebileceksin/ hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için/ hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken/ hem de en güzel en gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğin halde... İnsan olmanın ne demek olduğu yaşamanın neye dair olduğu bence bu satırlarda vurgulanıyor. Kadir bir insan için umutlarını hayallerini geleceğini feda etti. Hem de yüzünü bile görmediği bir insan için, hem de vicdanı o insanın gözyaşlarına dayanamadığı için merhameti başına gelebileceklerin korkusunu yendiği için. Karşılığı ise 20 yaşında tıp okumak isteyen, geleceğini insanlara, onları kurtarma çabasında olmaya kendini adamak isteyen bir gencin "katil" damgası yemesi oldu. Bir insanın hayatını kurtarmaya çalışırken kendini savunmanın karşılığı 12 yıl 6 ay oldu. Bu karar sadece Kadir'i etkileyen bir karar olmadı . Bu karar insanlığı etkileyen bir karar oldu. Bu karar insanın vicdanının öldüğünü, insanlığın öldüğünü, bildiren bir selâdır. İnsanlığın çoğu rüzgar eserse savrulur, esmezse durur yanı bir bitkiden farksızdır ve bu kararla insanlara, damalarında akan kana bile "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" atasözünü aşıladınız. Çoğu kimse artık sadece yaşar hem de vicdanını susturup, gözlerini kapatıp ellerini ayaklarını kendi ekseni dışına çıkarmadan, düşünmeden sadece yaşar. Bu karar Kadir'in parmaklıklar arkasında olması demek değildi sadece, bu karar başına bir şey gelmesini istemiyorsan karışmayacaksın demektir ama ben karışmaya devam edeceğim. Bu karar ölmek istemiyorsan evinden çıkmayacaksın demektir ama çıkacağım. Bu karar yaşamak istiyorsan susacaksın demektir ama susmayacağım ve bu karar haksızlık gördüğünde başını eğeceksin demektir ve ben söz veriyorum ki asla ama asla haksızlık gördüğümde boyun eğmeyeceğim. Bu kararı alırken bizim düşüncelerimizi ağzımızı hayallerimizi umutlarımızı susturmak istediniz. Kısmi olarak başarmış olsanız da ben düşüncelerimi bütün açıklığı ile duyurmaya devam edeceğim. Bu kararı alan ve destekleyen insanların bir gün yardım çığlıklarına Kadir Şeker gibi haksızlığa ve korkulara boyun eğmeyen insanların yardımı değil de bitkiye dönüştürdükleri o insanların kafalarını çevirip gitmeleri tepki olarak verilirse işte o zaman insanlığa, kendilerine, geleceğe, kendin soylarının yaşayacağı bu dünyaya ne yaptıklarını anlarlar. Ben Victor Hugo'nun şu sözünü desteklemekteyim: Ruhumuz karanlıkta kalırsa günahlar çıkar ortaya. Suçlu günahı işleyen değil karanlığı getirendir. Suçlu hepimiziz. Susan herkes suçlu, başını eğen herkes suçlu gözünü kaçıran herkes ve bir insanın bir insanı sokak ortasında yapabilmesini geçin dövebilmesi cesaretini o insana veren herkes suçlu. Bunu engellemek için geleceğini feda eden bir genç değil, onu suçlu bulup vicdanını susturan ve gereğini yapmayan herkes suçlu. Bu yazıları bir haykırış olarak algılamanızı istiyorum. On yedi yaşını bitirmek üzere olan ülkenin geleceği olarak sıfatlandırılan gençlerden birinin haykırışları. Yine Victor Hugo'nun bir sözüyle bağdaşacak bir şey söylemek istiyorum. " Bir insan tacize veya tecavüze uğrayıp öldürüldüğünde vardır bir hatası suç sadece yapanda aranmamalı denir. Ama bir genç bir insana yardım etmek için kendini feda ederse bu onu sadece katil yapar. Katil denmesi gereken kişi Kadir Şeker değil, katil denmesi gereken kişi onu bunu yapmaya mecbur bırakan insanlardır. O genç o gece sadece bir insanın hayatını kurtarmaya çalışmadı belki de bir insanın katil olmasını da engelledi. Her kafadan farklı bir ses çıkıyor. Benim düşüncemde şu ki: Tıp okuyup kendini insanlara adamak isteyen birinin bir insanı bile isteye öldüreceğini hiç zannetmiyorum. Birini öldürmek Kant' ın ödev felsefesinde de bizim adaletimiz de de suç olarak kabul edilse de Kadir için alınan bu karar bana yanlış geliyor. Çünkü Kadir o gece yardım etmeseydi istemeyerek yaşanan ölümün yanı sıra belki de bile isteye yapılacak bir ölüm olacaktı. Haber bültenleri Kadir'in vicdanını ve yardım çabasını değil, bir insanın yine bir insanı sokak ortasında nasıl yine korkmadan öldüreceğini konuşacaktı. Kadir'in özgürlüğünü elinden aldıklarını sanıyorlar fakat onlar Kadir'in sadece bedenine ve geleceğine el koydular. Kadir'in düşünceleri, idealleri, hayalleri onların dokunabileceği kadar basit değil. Şunu unutmasınlar ki hayallere ve umutlara kelepçe vurulamaz, onlar sadece insanlığın vicdanının ve merhametinin özgürlüğünü elinden aldılar. Kadir'in geleceğinden hepimiz sorumluyuz.
Sözlerimin başında insanın tanımını yapmıştım. On yedi yaşında üniversite sınavına hazırlanan bir öğrenci olarak on iki yıllık eğitimimin bana bir temel oluşturmasına rağmen bütün bir öğrenimimi bir yıla sığdırmaya çalışıyorum. Birinci sınıftan itibaren aynı bilgileri tekrar ve tekrar öğretilip dağa doğrusu öğretilmeye çalışılıp asla yerine ulaşmasa da bunların birden çok kez sınava tabi tutulmasının yanı sıra insanlara insan olma eğitimi verilmesi gerektiği düşüncesindeyim. Eğitim şart zaten bizi kurtaracak şey bilgidir. Fakat altı yaşında anne ve babasının yanından alınıp okul sıralarına oturtulan çocukların toplama çıkarmayı öğrenmeye değil de daha çok düşünmeyi, anlamayı, iletişim kurmayı sabretmeyi ve hayır diyebilip hayır denmenin ne demek olduğunu öğrenmesi gerekiyor. Çünkü ülkemizin doktor, avukat, mühendis gibi mesleklere değil insanlara ihtiyacı var. Ama bu artık pek çoğu için imkansız bir durum. İnsan tanımı gereği övünülmesi gerekilen bir canlı iken ben insan sıfatında bulunduğum için kendimden utanıyorum. Bence insan yaratılan en özel varlık değil, en korkunç ve en tehlikeli varlıktır. Zeka bilime de ölüme de aynı oranda hizmet eder. Zekamızı kullanarak bir savaşta üstünlük için bomba yaratabiliriz veya yine zekamızı kullanarak o savaşı barış ile bitirebiliriz. Hayatımızın ipleri bizim elimizde. Güç bizim elimizde biz ister bu gücü birbirimizi yüceltmek ve birbirimizle yücelmek için kullanırız ister birbirimizi tek tek yok edip sonunda kendimizde yok olmak için kullanırız. Yaşamak sadece nefes almak değildir. Yaşamak gerçekten insan olmanın hakkını verebilmektir.